Aktüel Yorum

” Nazi Faşist Avrupa”

Bitmek bilmedi kavgaları, sistemlerle, ilerici insanlarla, ırklarla, inançlarla, cinslerle olan savaşları.

Dünya alem gelecek kaygısı yaşarken onlar, mehter marşlarındaki tempoda bir ileri, iki geri, gidip geldiler.

Yer değiştiren iktidarlarında, gelen gideni hiç aratmadı. Hepsi kötüden yana ne varsa taşıdılar sofralarına. Çok medeniyetler gördü o topraklar. Ama bu kadar uzun süren iktidarda kalan, medeniyetsiz çuruha şahit olunmadı.

Sanatı, ilimi, bilimi, eğitimi, hukuğu talan eylediler. Toprağı, yaşama alanlarını gasp ettiler. Çekirge sürüsü gibi çömeldiler insanların üzerine. Her on yılda bir darbe yapma geleneklerini, kimse nefes almasın diye, baki kılıp, kalıcılığa dönüştürdüler.

Dağlara taşlara yurtlar, yatılı okullar, insanların ellerinden çocuklarını alıp doldurdular. Gülen karargahlarına çevirdiler yurdun her köşesini. Gülenle özledikleri hacı, hoca, imam tiplemesini çocukların, insanların beynine işlediler. Tv’leri basınıyla bir ahtopot gibi sarmaladılar toplumu. Ele geçirmedikleri bir alan bırakmadılar. Iman ettiler paraya, öncelikle de yeşil dolara. Puta tapar gibi taptılar hocalarına birde paraya. Takii yeni bir ”Halife” çıkıp gelene kadar alanlarına.

Geleneklerinde insanca Hoca değiştirmek yoktu. Darbeyle şaha kaktılar, yeni Hocalarına ”Halifelik” unvanı yapıştırıp, Allahın lütfuyla da kutsadılar.

Çenklerine şüphe götürmeyen Türk ırkının, ”bir türk dünyaya bedeldir” şiyarıyla başladılar. Dört bir yana haber saldılar. Başkomutan ”Halife”lerinin, eline verdikleri akıllı telefonla, ordularının başına geçtiğini, gönüllü teslim olmuş, Doğan grubunun TV kanalıyla tüm dünyaya açıklattılar.

Nefesler tutulmuştu. Insanlar merak içinde ağlaşarak bekliyorlardı. Artık zafer çok yakındı Milli misakiye ruhu şahlanmış, biatlar başlamıştı. Türklerin şanlı ama bir o kadar kanlı ordusunun kapılarına çöp bidonları dayanmış ordu teslim alınmıştı. Ordunun bugünlerde ümre ziyaretinde bulunan komutanları, her ne hikmetse o akşam düğünde faka basmıştı.

Ilk atağa geçenlerin başında, sürekli toprak almak, büyük Türk Cumhuriyeti kurmak hayaliyle yanan, ama kendini kurultaydan kurtaramayan, AKP sayesinde hayatda kalan MHP’nin başı Bahçeli vardı ve çoktan saraya doğru sefer başlatmıştı.

Başkanlık koltuğuna oturmasını AKP’nın porno kasedi marifetine bağlayan, siyasi görüşünü, ırkını, inançını sürekli birbirine karıştıran, ne ‘Isa’ya ne Musa’ya yaranamayan, asla saraya gitmem diyip, tükürdüğünü yalayan, ankaranın alt yapısını iyi bilip kestirme yolu kullanan CHP nın başı, Kılıçdaroğlu eski MHP’li, yeni yapıştırma AKP’li Bahçeliye fark atmış, ilk başta sarayın tozlu merdivenlerinde paspas olma rolünü kapmıştı.

Allahın Lütfu Darbesinde en hüzünlü son, üvey çocuk muamelesı gören HDP’ye layik görülmüştü. Büyük Türk Ulusu Devletinin kurulmasına, Milli musabaka metninin altına imzanın basılmasına, bağlılıklarının tekrarına, darbeye karşıyız demelerine rağmen, kaderleri değişmemiş, yeni ”Halife”nin gazabından dışlanma, dağıtılma ve tutuklanma darbesiyle ödüllendirilmişti.

Atasının ”Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ şiarını özümseyen bir torba kömüre, makarnaya iktidarı, hatta ülkeyi satan, hırsıza arsıza, yolsuza, tecavüzcüye kucak açan, her türlü para kazanma ahlaksızlığını mubah sayan, dini imanı kullanıp, paraya tapan, kendi askerinin kafasını kesip, kahramanlık destanı yazan, demokrasi, hukuk, ilim, bilim, laiklık gibi kriterlere kulak tıkayan, vefakar, cefakar, üçkağıtcı türk halkı layığını bulmuş, yeni ”Halife’sine kavuşmuştu.

15 Temmuzda Gülen askerlerinin kanıyla kutsanan köprü toprakları T.C. de yeni bir dönem başlatmış, allahın lütfu darbesiyle kutsanan ‘Halife’, Gülen odaklarınından ele geçirilen para ve ganimet mallarla kendi varlığını, sarayın hazinesini muasır medeniyetlerin, dolarlı ekonomik gücüne ulaştırmıştı.

Sıra kutsanan ‘Halifenin’ gücünü, önce ülke sonra da tüm dünya ya, özelliklede darbeye, darbe demekte zorlanan avrupalı iktidarlar göstermek olacaktı .

Plan ise çoktan hazırlanmıştı. Sözde Halife sisteminin, tek adamlı dini anayasası bekletilen raftan alındı.Ve meclis kolaylıkla EVET biatıyla aşıldı.

Aslında olup biteni pek anlamayan, anladıysa da salt bireysel çıkarları için susan, kendilerine verilen kahramanlık madalyasıyla gururlanan T.C.meclisi, tek adamlı yeni dini sistemin Anayasasını apar topar referandum safsatasıyla halka postaladı.

Artık sırada Avrupa seferi vardı…

İş geçmişte atalarının gemileri karadan yürütüp destanlar yazan tarihine, yeni zaferler katmaya kalmıştı. Yeni ‘Halife’ nın ülkenin başına koyduğu BinAli’sinin oğluşunun ve Bilal oğlanın gemileri, sefer için bulunmaz kaftandı. Tabii öyle olmadı, olamazdı. Yeni sistemde para dinden de vatan, bayrak itibardan daha tatlıydı. Bu bölüm sessizce atlandı.

Ama, geçmiş, geçmişte kalmıştı. Atalarının gemilerle ve atlarla çıktıkları yollara, uçaklarla iniş, Alaman mercedesiyle giriş yapılacaktı.

Avrupalıyı biat ettirmenin, dize getirmenin yolu, tabiki din olamazdı. Dinin panzehirini kullanmak lazımdı. Faşist, dinci T.C. Iktidarı avrupada sahip olduğumuz dönerin farkındaydı.

Planlar hazırlandı Dönerin üzeri sosyalist soslarla kapatıldı. Insan hakları özgürlük, eşitlik, hukuk gibi kavramlarını, sürekli hatırlatan Avrupalı artık döner kapanındaydı. Avrupali sosyalist soslu döneri yerken, vede oh schmekt gut, diye mideleri bayram ederken, kapanın kapağı kapatıldı. Kendilerine karşı kullanılan kriterlerle avrupalı, sosyalist soslu dönerle teslim alınmıştı. Üstelikte alınlarına nazi faşist Avrupa damgası yazılarak.

Gerçi döneri mideye indiren, geçmişte faşizmi dünyaya yaşatan Almanya kurnazdı. Faka basmadı. TC büyüklerinin toplantı yapacakları düğün salonlarının üçkağıtlarını bildiği için, hiç zorlanmadan işi belediyelerle kestirmeden, yasakla sonuca bağladı.

Geçmiştede nazilerden canı yanan Hollanda yine yanıldı. Karşısındakileri basite almıştı. Oysa naziler yine kapıya dayanmıştı. Tabiki doğal olarak bu işten ucuz olarak kurtulamıyacaktı. Öylede oldu kırk Hollanda ineğinin diplomatik paslarının ellerinden alınmasına, sınırdışı edilmelerine vede Alanya portakalların bıçaklanmasına engel olamadı.

Bu arada T.C.nın bakanının korsan girmeye çalışdığı Hollanda sınırın da önü kesilmiş, uluslararası aranada istenilmeyen güvenilmeyen insan ilan edilmiş di. Gerçi bakanın sınırda dört saat susuz bırakılışının acısının telafisi, yurda dönüşünde bıçaklanmış portakal suyuyla giderilse de, Hollanda güvenilmeyen ve istenilmeyen sonun bedelini, Hollanda ineklerı ödemişdi. AKP’lilerin üç Evet puanı kazandık zaferi ise, yanlış adres yüzünden Hollanda başbakanına düşmüşdü.

T.C.nın bu Trajı Komik sayfalarca yazılabilecek yaşanan gerçek hikayelerinden, rezilliklerinden bıktık.

Artık canımız yanıyor.

Avrupada olmak bizi Türkiye de, Kürdistan da yok edilen, tüm değerleri görmemezlikten gelmemizi sağlamıyor. Hatta faşizan uygulamalar duyarlılıklarımızı dahada artırıyor.

Yürütülen bu sahtekar, aşağılık, hak hukuk tanımayan, diplomasiye yakışmıyan, kaba, tehditçı, basit yüzeysel, aptal siyasetler, onurumuzu incitiyor.

O ülke siyasetçilerinin basiretsizliği, görgüsüzlüğü bizi utandırıyor.

YETER Artık diyoruz…

Modern, insan haklarına saygılı, insanca yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz.

Avrupada yaşayan Türkiyelilere duygu sömürüsü yaparak, vatan özlemlerini kullanarak, biz ne dersek yaparlar diye basite alarak ve de yaşadıkları ülkede sağ, faşist, ırkçıların önüne yem olarak atarak, kendinizi kurtaramazsınız.

Batıyorsunuz!!! Kendinizi tek adamdan, dini gericilikten, faşizmden kurtarın. Hepimiz HAYIR lı bir gelecek te, sevgi de insanlık ta, faşizmden arınmış modern bir Türkiyede buluşalım.

16.3.2017

Nebahat Dertli

Bir yanıt yazın

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu