Can: Burada kanun yok
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak amacıyla bir günlük “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katıldığı gerekçesiyle hakkında dava açılan 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Can, cezanın kesinleşmesi üzerine sağlık sorunlarına rağmen 1 Eylül’de cezaevine girdi. Şu an Marmara 5 No’lu Kapalı Cezaevi’nde tutulan Can, sağlık durumu ve cezaevi koşullarını MA’ya iletti.
Teknisyen bile kurulda
“Burada mahkeme, kanun, yasa diye bir şey yok” diyen Can, tutukluluk halinin Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi. Cezaevindeki işleyiş ve tutsakların geleceğinin söz konusu kurul kararlarıyla şekillendiğini belirten Can, şunları ifade etti: “Kurul içerisinde yer alan kişilerin bizimle ne ilgisi var? En çarpıcı olanı bir teknisyen mesela. Bizim hakkımızda nasıl bir karar verebilir? Bir teknisyenin ben ve benim gibi insanlar hakkında karar vermesi anlamak mümkün değil. Yargıtay kararlarını, kanunları, yasaları, mahkeme kararlarını bu insanlar uygulamıyor. Denetimli serbestlikle ilgili koşullar uygunken bu insanlar keyfi olarak uygulamayabiliyor. Mahkemeler bizleri zaten hukuksuzca yargılıyor. İnfaz gerçekleştikten sonra cezaevleri de hukuk dışı yöntemlerle bizi ikinci kez yargılıyor.”
Tarafsız koğuş dayattılar
Tutuklanmasının ardından cezaevi yönetiminin kendisiyle birçok kez görüşme gerçekleştirdiğini ve bu görüşmelerde tutukluğunun pazarlık meselesi haline dönüştürüldüğünü aktaran Can, “Üstü örtük pazarlıkçı bir çıkış modeli önüme konularak, ‘Bizim iyi niyetimize güven, kısa bir süre için bağımsız koğuşa geç, orada kal. Denetimli serbestlik hakkı uygulansın, yoksa cezaevinde kalacaksın’ anlamında cümlelerle karşılaştım” dedi. Siyasi tutsaklara karşı “özel bir konsept” oluşturulduğunu söyleyen Can, şunları belirtti: “Özellikle PKK davasından yargılanan siyasi hükümlüleri ayrıştırmak için ‘taraflı-tarafsız’ adı altında bir koğuş sistemi inşa edilmiş. ‘Denetim serbestliği’ üzerinden bir tercih dayatılıyor. Devlete karşı iyi niyet testinden geçmenin yolu ‘tarafsız (bağımsız)’ koğuşa gitmekten geçiyor. ‘İyi niyet’ imajı ile dışarı çıkma özlemi işlenerek, siyasi hükümlülerin ‘tarafsız’ koğuşa geçmeleri sağlanmaya çalışılıyor. Benim ‘taraflı’ koğuşa gitmem bu bakımdan da sıkıntı kaynağı oldu. Ayrıştırma siyasetinin Kurdî davalardan yargılananlara uygulanmasının sonuçları da var. Kürtleri kendi içinde ayrıştırma, ağırlıklı da Kürtleri ayrıştırmaya yönelmeye bir Kürt-Türk ayrımını beraberinde getiriyor.”
Geçmişten çok daha ağır
Can, geçmiş yıllarda yaklaşık 20 yıl cezaevinde kaldığını hatırlatarak, şu anki cezaevi koşullarının çok daha ağır olduğunu söyledi. Can, şöyle devam etti: “Uzun yıllar cezaevinde kaldığım dönemlerde ağır işkenceler yaparlardı, ağır şiddet olurdu, direnirdik. İşkence görürdük ama kazanımlar da elde ederdik. Şimdi artık burada yöntem çok farklı. Çok ciddi bir izolasyon var. Bu da cezaevindeki baskının yeni görünümü. Mesela her dilekçenizi alırlar, her talebinizi alırlar ama cevaplar ne zaman gelir asla belli olmaz. Başka koğuşlardan, cezaevinin geri kalanından haberiniz olmaz. İzolasyon çok boyutlu, diğer bir deyişle yüksek tecrit sistemi uygulanıyor. Özellikle hasta tutsaklar açısından bu uygulamalar çok ağır. Yaşam hakları tehdit altında.”
Dışarının dayanışması önemli
Tüm olumsuz şartlara rağmen siyasi tutsaklarla beraber üretmekten ve mücadele etmekten vazgeçmediklerini vurgulayan Can, bu anlamda dışarıdan gelecek dayanışmanın çok önemli olduğunun altını çizdi. Can, şunları ekledi: “Cezaevinde ne kadar kalırım bilemiyorum, burada olmamız mücadelenin ertelenmesi anlamına gelmiyor. Bazı zamanlar cezaevi koşulları kendimizi yenilememizi sağlayabilir diye düşünüyorum. Yaşanılan zamanın ruhu bambaşka buralarda. Özgürlük çok kıymetli, bunu farklılıkların pozitif birleştiriciliğinde görüyoruz. Dışarının dayanışması da çok önemli. Buralarda bir dosta mektup yazmak, dışarı hayatla bağlarını kurmak bir beklenti. Dışarı hayatın yoğunluğu yadsınamaz olsa da küçük zamanları ayırabilmek güç katıyor buradaki yaşamlara.”
*****
Engelli tutsak tedavi edilmiyor
DAİŞ saldırısında aldığı yara nedeniyle yüzde 68 engelli kalan ve sonrasında tutuklanan Salman Yıldız’ın tedavisi engelleniyor.
DAİŞ’in saldırıları üzerine dayanışma amacıyla gittiği Kuzey-Doğu Suriye’nin Kobanê kentinde yaralanan Salman Yıldız, yüzde 68 engelli kaldı. Getirildiği Riha’da (Urfa) üç ay süren tedavisinin ardından yaralı bir şekilde tutuklanan Yıldız, daha sonra Batman M Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Bir yıl sonra tahliye edilen Yıldız’a, Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamalarda “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 7 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Tedavisi devam eden Yıldız, 5 Şubat 2022’de Muğla’da gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece “kaçma şüphesi” gerekçesiyle tutuklanarak Muğla E Tipi Cezaevi’ne konuldu; daha sonra Menemen T Tipi Cezaevi’ne sevk edildi.
Kobanê’de başından aldığı darbe nedeniyle kafa travması geçiren Yıldız, sol kol ve bacakta güç kaybı nedeniyle yürüme ve tutmada güçlük çekiyor. Yıldız’ın, bu travmayla derinleşen ve günlük aktivitelerini engelleyecek epilepsi hastalığı bulunuyor. Cezaevinde yaşamını tek başına idame edemeyecek durumda olan Yıldız, ailesi aracılığıyla yaşadıkları sorunları anlattı.
Yıldız’ın kardeşi Hamza Yıldız, 23 Ekim’deki telefon görüşmesini, MA’ya aktardı. Yıldız, şunları aktardı: “Ağabeyim durumun vahametini ortaya koydu. Bize, ‘Tedavi amaçlı bu cezaevine sevkimi istedim. Ancak burada tedavi yapılmıyor. Hiçbir talebimiz kabul edilmiyor. Adli suçtan tutuklananlara 24 saat havalanma hakkı, bize ise bir saat veriliyor. Görüş talebimiz oluyor, ancak kabul edilmiyor. Taleplerimiz kabul edilmediği için yemek boykotu yapmıştık. Fizik tedavi için geldik ancak sadece bize şok elektriği veriyorlar. Buradaki hasta tutukluların durumu çok kötü, yatalak durumda olanların altını haftada bir temizliyorlar’ şeklinde anlattı. Bu sorunları anlatırken, bir çözüm bulunması çağrısında bulundu.”
*****
Tutsak Tanhan yoğun bakımda
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan 68 yaşındaki ağır hasta tutsak Cemal Tanhan, Bolu Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesine alındı.
Kızı Ayşe Tanhan, önceki gün cezaevini aradığında babasının nefes alamama şikayetiyle hastaneye kaldırıldığı bilgisinin tesadüfen kendisine verildiğini aktardı. Ayşe Tanhan, babası rahatsız olduğu için iki-üç günde bir cezaevi yönetimini aradığını hatırlattı. Tanhan, kendisine babasının ne zaman hastaneye kaldırıldığına ilişkin herhangi bir bilginin verilmediğini, ancak durumunun iyi olmadığının söylendiğini belirtti. Tanhan, “Babam neredeyse ölecek. Buna dur denilmesi lazım. Hemen tahliye edilsin uygun koşullarda tedavisi sağlansın. Biz aile olarak babamızın tedavisi için her şeyi yaparız. Bu konuda duyarlılık gösterilsin” dedi.
İzmir’in Konak ilçesine bağlı Çimentepe Mahallesi’nde 1994’te gözaltına alınıp tutuklanan, ağır işkencelere maruz kalan Tanhan’a, yargılandığı Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla müebbet hapis cezası verildi. İzmir Buca, Nazilli, Giresun, Buca cezaevlerinde bir süre kalan Tanhan, 17 yıldır Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. Gözaltında gördüğü işkence nedeniyle birçok sağlık sorunu yaşayan Tanhan, zaman zaman bilinç kaybı yaşarken, kimi zaman nerede olduğunu dahi idrak edemiyor. Tanhan’ın 29 yıllık cezaevi sürecinde ciğerlerde su toplama, yüksek kolesterol, dizlerden aşağıya doğru iltihaplanma, şeker, tansiyon, işitme kaybı gibi birçok sağlık sorunu mevcut. Bacakların tutmaması ve iltihaplanma nedeniyle tekerlekli sandalye ile yaşamını idame ettiren Tanhan’ın sağlık sorunlarının ağırlaşması üzerine 2 Şubat 2023’te İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edildi. Yapılan tetkikler sonucunda Tanhan için 5 Nisan’da verilen ATK raporunda, “Hipertansiyon hastalığı, kalp yetmezliği, mitral kapak yetmezliği, bel fıtığı, işitme kaybı, katarakt hastalıkları bulunuyor. Tam teşekküllü bir eğitim araştırma hastanesi veya üniversite hastanesi kardiyoloji bölümünde sevkinin sağlanarak etkin tedavisinin yapılması gerekiyor” denildi. Bu raporu veren ATK, aynı zamanda Tanhan’ın cezaevinde kalabileceği yönünde görüş belirtti.