Aktüel Yorum

Umuda dair

Epeydir kendimle baş başaydım.

Ne bir yazı yazmak geldi içimden, nede bir kitap okumak.

Ne de bir resim çizmek…

 

Yalnızlığın iyi yönleri de var.

Mesela kendinle yalnız kalmak istediğinde, kimse seni rahatsız edemiyor.

Yada, sen ruhunu, kalbini dinlerken sessizce derinlere indiğinde kimse arkandan “Nereye…?” diye bağırmıyor.

Ve inerken yanında neyin olmasını istiyorsan sadece o var…

Kediyse kedi, çiçekse çiçek, böcekse böcek.

Kimse sen derinlerdeyken konsantrasyonunu bozamıyor.

 

Neyse…

Döndüm baktım da; omuzlarıma ne kadar çok yük almışım.

Kaç zamandır bu yükleri taşıyorum, kimler yükledi bilmeden taşıyorum yükümü.

Yine böylesi bir andayım, kendimle kendimce sohbet ediyorum.

Yalnız kalmaya karar verdiğim o gün indirdim yüklüğümü, baktım içine.

İnceledim birer birer ne yüküymüş bunlar.

Hangi amaç ve hangi zamana aitler diye.

Benim için hiçbir önemi kalmamış olanları ayırdım hemencecik bir tarafa.

O işin en kolayı.

Küskünlüklerimi, kırgınlıklarımı da kattım içine.

Benim bitirmeme gerek kalmadan onlar çabucak bitirdiler içinde barındırdıkları önemliliklerini…

Boşuna taşımışım onca zaman…

 

Sanki bir kuşu uğurlar gibi uğurladım bazılarını gökyüzüne.

Bazılarını da sonsuzluğa uğurladım.

Ne kadar çok veda birikmiş heybemde, gitmeyi bekleyen.

Acımadım desem yalan olur, zavallılar kim bilir kaç zamandır benden minicik bir veda bekliyorlar… Gidebilmek için…

 

Yükte hafif olanları da çıkardım, tekrardan bir inceledim.

Gönül ağırlığı ne derecedir kontrol ettim, gönül tartısında.

Telafisi varsa belki, tamire verdim amma velakin daha onlarla yüzleşemedim…

Bir şansı hak ediyorsa eğer hiç düşünmeden canı gönülden verdim.

Affetmenin inanılmaz hafifliğini hem yaşadım hem de gösterdim.

Ve, elbetteki verdiğim şansı kullanıp kullanmama hakkını da yine kendilerine devrettim. Sonuçlarını beklerken fazla ortalarda dolaşmasınlar diye başka bir heybeye devrettim.

 

Kırgınlık, küskünlük, hasetlik benim harcım değil…

Benim hiç kimseyle bir alıp veremediğim yok, hatta veripte alamadığım çok şey var…

Omuzumdaki yüklüğümü epey bir hafiflettim.

İnanılmaz hafifledim…

 

Şimdi sıra hayata dair telaşelerimde.

Onlara dair güzel planlarım var, bilirim zihin ve beden telaşesi sağlığa en büyük zararı veriyor.

Ben hayata dair telaşelerime ne yapayım diye düşünürken, benim afacanların ilk fırsatta kaçıp sahile uzandıklarını gördüm.

Hangi ara kaçtınız ve hangi ara kendinize bir sahil buldunuz?

Hay Allah, hınzırlar nasıl da ıslanmışlar.

Eh deniz de boş durmuyor tabii, sahile uzanan kim varsa dalgalarıyla ya sevmeye yada dövmeye o da hazır.

Vay sizi afacan hınzırlar, hemen onları birer birer topladım sahilden.

Telaşlarımı kurutmak için güneşe serdim, kuruyunca ayrı bir heybeye koyacağım.

Sakinleşsinler, o zaman bir şeyler düşünürüm artık.

 

Affetmek böylesi bir şey işte, insana küçük hesaplar yapmaya bile izin vermiyor…

Zaten bedenim ve ruhum küçük hesaplar yapamayacak kadar yorgun.

İşte tam da bu yüzden boşverdim gitti bitti…

 

Ya isteklerim, orada boynunu bükmüş umutlarına tutunup beni bekleyen isteklerim.

Ya hala orada dimdik ayakta durmaya çalışan yemyeşil hayallerim.

İşte onlara kıyamadım, onları ömrümün sonuna kadar omuzumda taşımaya razıyım.

Tabii onlarda benden razıysa…

 

Yıldızlar sizin olsun, ay bana yeter…

 

 

Gülseren Kaya

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu