Aktüel Dünya

Erdoğan, Cüppeli, Diyanet ve Reina’da kanlı katliam

Olan oldu. Sonunda “dinci terör” Kürdistan sokaklarındaki kitlesel katliamları, “Yeni yıl kutlaması için eğlenen” insanları da öldürerek yeni bir aşamaya yükseltti.

Kürt halkıyla “demokratik özerk”lik temelinde “birlikte yaşama” yolunu dinamitleyen, attığı her adımı yalnızca Kürt halkının kazanımlarını yok etme amacına bağlayan Saray ve AKP faşizmi, sonunda Türkiye’yi, eğer yeni bir Türk-Kürt barışı gerçekleşmezse, onlarca yıl sürecek bir “Ortadoğulaşma” çıkmazına sürükledi.

Buradan artık çıkış yok.

Yeni aşama gösteriyor ki, bu bedeli ödeme sırası, sokaklarda Erdoğan rejimini protesto eden kitlelerden sonra, “rahatına düşkün” ve böyle olduğu için günahı kadar sevmediği Erdoğan’ın önünde secde eden Türk zenginlerine, onların çocuklarına, milyarlık futbolcularına, film ve sahne sanatçılarına, mankenlere, magazin dünyasının ünlülerine gelmiş bulunuyor.

Yeni aşamanın diğer özelliği bu katliamla ortaya çıktı: İslamcılık adına yürütülen terör saldırısının kaynağı, artık “dış müslümanlar” değil. Kaynak içeride. Ankara’nın göbeğinde.

Saray’ın çizgisi, AKP tabanını “selefileştiriyor.”

Nasıl?

Nasıl olduğunu anlamak için camilerinde “esrarengiz cinayetlerin işlendiği” İsmailağa Cemaati’nin “komedyen” görünümlü “kışkırtıcı” imamı, “Cüppeli Ahmet” hocanın şu sözlerini okumak yeter:

“Neden Kafir’in bayramını kutlayacağım ya! Bizim bayramımız mı yok!? Mevlid’imiz mi yok!? Miracımız mı yok!? Neden hep biz onlara benzeyelim?

Babanın katilinin bayram yaptığı günde bayram yapar mısın? Babanın katillerinin, dininin düşmanlarının kutlamalarına katılma. Noel kutlama!”

Denebilir ki, “bu kışkırtıcı sonuçta bir cemaatin sözcüsüdür, onun kışkırtmaları AKP’yi ve Saray’ı bağlamaz.”

Öyle değil. Bu adam şu ünlü “Yeni Kapı ruhunun” üfurükçüsüdür. Erdoğan’la ve Kılıçdaroğlu ile birlikte “Saray ajitatörü” olarak kürsüye çıkan “darbe artığı” Genelkurmay Başkanı ile o gün Yeni Kapı’da güle oynaya konuşup kucaklaşan adam bu Cüppeli’ydi.

Ama diyelim ki, yine de bu Cüppeli ile devletin ve sarayın ilişkisi “dolaylıdır.” Öyledir. Ama “dolaylı” olmayan “terör kışkırtıcısı” unsurlar da var. Şimdi de şu sözleri aktaralım:

„Unutmayalım ki ömür sermayesinden geçen bir yılın sonunda kendini ve yaratılış gayesini unutarak değerlerimizle örtüşmeyen, insan hayatına katkısı olmayan gayri meşru tutum ve davranışlar sergilemek bir mümine asla yakışmaz.

Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür.”

Reina katliamından bir gün önce, Cuma namazında Türkiye’nin bütün camilerinde okunan “hutbe” işte cami cemaatini böyle kışkırttı. Hutbe’yi kaleme alan ve tüm camilere gönderen kurum ise Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı…

İyi de bu kör gidişin kanlı sonuçlarını devletin başındakiler göremiyor mu?

Görüyorlar, ama bilerek bu “terör sürecinden” yararlanmak istiyorlar.

Tıpkı Ortadoğu’da ABD ve AB ile “savaş halinde” olan “sünni toplumların” liderlerinin yaptığı gibi. Onlar ABD ve AB varlığına karşı, on yıllardır bizdeki Reina katliamına benzer katliamlarla saldırılarda bulunuyorlar.

Türkiye işte şimdi onların girdiği çıkmaz yola girmiş bulunuyor. Saray ve ona akıl verenler, ABD ve AB’nin Türkiye’ye karşı savaştığına inanıyor ve onlara karşı her türlü “düşmanlığı” kışkırtıyorlar. Bakın Erdoğan’ın en çok desteklediği Yeni Şafak gazetesinin başındaki İbrahim Karagül neler yazmış:

“Türkiye, radikal tercihler yapmak zorunda kalabilir. Çünkü hem ABD, hem NATO, hem de Bazı Avrupa ülkeleri aslında doğrudan Türkiye ile savaşmaktadır.”

Sizce bu “radikal tercihler” ne olabilir?

Birincisi Rusya ve İran’ın “etki alanında bir Batı düşmanı ülke” haline gelmek.

İkincisi de, bırakalım Kürt halkını, laik Türkleri, Alevi toplumunu, Reina’larda eğlenenleri bile düşman ilan etmek… Yani “selefileşmek”…

VEYSİ SARISÖZEN

http://www.yeniozgurpolitika.org

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici

Bir yanıt yazın

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.