Aktüel Yorum

Kürdi haller…

Her halkın kendine özgü geçmişi yada tarihinden çıkardıkları dersleri, kendilerine özgü genetik kodlarla dolu halleri vardır.  Kiminin torunlarına anlatacak kahramanlık hikayeleri, destanları, şanlı tarihleri, kiminin utanç duyarak yüzleştiği haksız savaşları, kiminin anlatmaktan kaçındığı hainlik geçmişleri… Kürdlerin de; bin yıldır değişmeyen ağıtlarla, acılarla dile getirilen, torunlarına borçlu egemenlerinden alacaklı ama mahçup travmatik ihanet hikayeleri kahramanlıklarından çok olmuş, acıtmıştır her daim… İsyanlarla dolu geçmişinde hep ‘’ama’’ ile biten hainlik ile sonuçlanan liderlerin en yakınları tarafından sergilenen egemenleriyle anlaşıp yoldaşlarını yüzüstü bırakan ölüm ve sürgün ile sonuçlanan, gerekli dersler alınamamış tarihleri olan kürdi hallerle dolu malesef… o yüzdendir ki tarihin beşiği kutsal Mezopotamya coğrafyasının kadim halkının bin yıllık kazanımı günümüzde koskoca bir ‘’HİÇ’’ mahiyetinde…

Kürdi haller…

50 milyona yakın bir halk, dört ülke tarafından egemenlik altına alınmış, dünyanın her yerine bir “hiç” uğruna dağılmış bir halkın adıdır Kürdler! Hep başkasının adıyla anılmış, kimliği yokken egemenleri adına  “fedakarlık, kahramanlık, gözü peklik”te inanılmaz “destanlar” yazmış, Selahaddin-i Eyübi gibi başkasına “komutan” olmuş, bin lira karşılığında eline silah alıp egemenlerine koruculuk yapmış…Türkler adına daha çok Türk, Araplar adına daha çok Arap, Persler adına daha çok Pers olmuş…Bir tek kendisi adına bugüne kadar başarılı bir şekilde bir “hiç” olarak varlığını sürdürmüş…Bulunduğu konumdan zaman zaman rahatsız olup “isyan” etse de, doğru yol ve yötem kullanmadığı için, kısa bir süre sonra tekrar eski konumuna geri itilmiş, itildiği noktada yaşama devam etmiş…Ama mutlu!

Kürdi haller;

Ruhi şekillenmesi daha çok sömürgecilerine olan “hayranlığı” üzerine yön bulmuş, dil, müzik, sanat, politik algısında ciddi sorunlar oluşmuş, bu “özürlü” ruhi şekillenmesi yaşamın her alanına bulaşmış, “ben bilirim” deyip dayatılmış komplekslerini her yere yansıtmış…Okuyanları, kendi kültüründen uzaklaşmış, Türkçe’yi, Arapça’yı, Farsça’yı herkesten daha iyi derecede konuşmanın peşinde koşmuş, evinde dahi anadili yerine egemenlerin dilinden başka dil kullanmamış, kendisinden sonra gelen nesilleri de ezenlerin dili ve kültürü ile büyütmüş, sonra da “Kürdlük ve Kürdistan” adına ahkam kesilmiş, esasen “hiç” bir şey ama aydın ve entellektüel olmuş!

Kürdi haller;

Uzak bir zamana gitmeden, son yüzyıla bakıldığında, zamana yayılan çok ciddi soykırımları her parça kendi içinde yaşamış, milyonlara varan katliamlara rağmen egemenlerine karşı olan hassaslığını asla elden bırakmamış, karşılığı kocaman bir “hiç” iken celladina aşık kalmaya ısrar etmiş!

Kürdi haller;

Parçalarının her birinin birbirlerine olan uyum dokuları, egemenlerine olan uyumlarının yanında kocaman bir “hiç” olarak kalmış… Kuzeyin güneyden; güneyin batıdan; batının ise doğudan bihaber yaşadığı, bir parcasında yasanan herhangi bir olay karşısında, başka bir gezegende meydana gelen bir hadise kadar duyarlı olabilen kendisine yabancı ama Kürdistanidirler. Yani soydaşının acısı onun için kocaman bir “hiç” büyüklüğündedir!

Kürdi haller;

Politik öncüleri “Kürd ve Kürdistan”dan hareketle yola çıksalar da menzilleri egemenlerinin başkentlerinden öteye geçememiş. Siyasi partilerin adının başında, ortasında veya sonunda “Kürdistan” adı olsada duruşları “ideolojik” söylemlerden öteye taşınamamış. Legal kurulmuş olanlar, kongerlerini egemen devletlerin başkentlerinde yapmış… Özerklik yanlısı, federasyon yanlısı, bağımsızlık yanlısı ama devlet olmak için icezat istemekten öteye geçememiş, bedelleri genç yaşamlar olan  hayallerin boşluğa savrulduğu, örselenmiş bir ‘’hiç’’…

Kürdi haler;

Egemenlerine karşı gösterdiği töleransı kendi halkına hiç bir yerde, hiç bir parçada gösterememiş, tahammül edememiş. Egemenleri herhangi bir şey söylediğinde “iyi niyet” arayıp, bir olur bulmaya çalışmış ama eleştiriyi hakeden veya hata yapan halkından biri ise hemen “hain” ilan etmiş. Her ulusa tabi ama kendisi “hiç” ulusallaşamamış!

Kürdi haller;

Şeyh Sait`ten Taybet Anaya kadar Kuzey Kürdistan`da yapılan bunca zulmün her birisinin başlı başına bir isyan gerekçesi olmasına rağmen, iradesi kabul ettiği Öcalan’dan eşbaşkanlarına; seçilmiş belediye başkanlarından milletvekillerine kadar binlerce insan haksız yere cezaevindeyken; Sur’dan Cizreye; Silopi`den Nusaybin`e onlarca şehir yerle bir edilirken hala parlamentoda boy gösteren, “kardeşlik, demokrasi, birlikte yaşam, barış vs” kavramlarına tutunmaya çalışan… Acılara tutunan ama acıları dindirmede “hiç” mecali kalmamış!

Kürdi Haller;

Yüz binlerle ifade edilen Enfal`den Halebçe`ye; Dersim`den Kocgiri`ye katliama ve sürgünlere maruz kalmış bir halkin evladi olan, Irak`ın Cumhurbaşkanı “Kürd” iken bile Irak ordusunun terörist heşdi şabi gruplarla birlikte Kürdistan`ı yeniden işgal etmeye kalkmasına ve onlarca insanı öldürüp, yüzbinlercesini evinden yurdundan etmesine rağmen aynı koltukta kalmaya devam eden“vicdanları” rahat ama hizmet ettikleri ülkeler için şahsiyetleri bir “hiç” değerde olan!

Kürdi Haller;

İŞİD Şengal`i işgal ederken yaz sıcağında dağ başındaki sise bürünen, Ezidileri vahşilerden kurtaran gerillarlara ağız dolusu “büyük” laflar ederek, sarı mekaplıların mutlaka oradan çıkması gerektiğini dayatıp; Heşdi Şabi geldiğinde yine Kürdi bayrağı indirip beyaz bayrağı göndere çeken… Rojeva’ya gitmek için durmadan boy boy “kahramanlıklaı” pozları veren Roj perşmergeleri ise  Güney Kürdistan işgal edilirken  koskocaman bir “hiç” olduklarını kanıtladılar!

Kürdi haller;

Barzani’yi ideolojisinden, onu kuşatan Neçirvan gibi çıkarlarını esas alan, kurdukları yanlış ilişkilerin sakatlığından, 92’den beri kendi başına olmasına rağmen bir aile şirketi gibi yönetilmesinden, varlıklarının ve saygınlıklarının petrol ile orantılı bir Güney Kürdistan’nın varlığından bihaber; Kürd ve Kürdistan gerçekliğinden şüphe duyup tüm ömrünü uğruna verdigi herseyi bir kalemde silip; hain ilan eden… Milli duygular taşıyan herkesin umut edip heyecanlandığını, yanlış hesaplamalar yapılmış olsa dahi,  25 eylülde 3 milyon oyla Kürdistan halkının başımsızlık isteğini bütün dünyaya gösterdigini ve Kürd halkının elini güçlendirecek çok büyük bir başarıya imza atmış olduğunu, bu gerçekliğin dışındaki bütün sonuçların “hiç” bir önemi olmadığnı anlayamaz!

Kürdi haller;

PYD’nin dünyada eşine ender rastlanır büyük bir zafere imza attığını, vahşetin ve hilafetin başkentinin Kürd kadının eli ile boğulduğunu, sadece Rakka operasyonunda 600 Kürd gencinin yaşamını yitirdiğini gözardı edip bu destansı tarihi ve askeri başarıyı başka bir ulusa ait olmadığı için veya fraksiyonu farklı olduğu için göremez, tüm dünyaya Kürdleri tanıtan gururlanacağı en başarılı geçmişi olan Kobene’yi nefesi tükenmez bir varoluş destanı olarak anlatamaz ve milli onurunu ‘’hiç’’ sahiplenemez…

Kürdi haller;

Son iki başarıyı ortaklaştıramayan, görmezden gelen, daha çok birbirlerinin yanlışları üzerine politika geliştiren, esasen bedel ödememiş, her konuda ahkam kesen, ellerindeki imkanları karşılıklı kışkırtmaya yönelik bir kılıç gibi kullanan, “orta” yolcuların yarattığı sunni atmosferle, birinin basarısız, diğerinin hain ilan edilerek, “hani olur ya o  giderse ben yerine geçerim” mantığı ile haraket edildiğini dehşete düşürerek izleten… Oysa birinin yok olmasının diğerinin egemenler tarafından yok olmasını hızlandıracağını veya yok olanın halkı, soydaşı, kendisi olacağını‘’hiç’’ kavramaz ders çıkarmaz…

Kürdi haller;

Kendisi dışında kalan herkese muazam bir sevgi, hoşgörü, tölerans gösterip kendisinden olana karşı sadece acımasız, zalim ve “ihanet” noktasında duran… Pavel ile tekerrür eden ihanet, dünya tarihinde sadece Kürde özgü bir tarzdır…Mazlum halkını, yoldaşını bırakıp tüm başkaldırılarda olduğu gibi başı eğik ama zalimden “hiç” vazgeçmeyen!

Kürdi haller;

Velhasıl içimizi acıtan, liderlerine güvenemeyi, arkasından koşulsuz gitmeyi engelleyen, ağır travmaları kaderleştiren, her yaşanan olayla dejavu yaşatan uzun bir hikayedir Kürdi haller… Dört parçanın birbirinin acı ve sevinçlerini paylaşmadığı, hatalarını ise anından “hainlik” olarak damgaladığı ‘’hiç’’ değişmeyen bize özgü haller…

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu