Aktüel Yorum

Futbol üzerine

Fransız iş arkadaşım Burak Yılmazı öve öve bitirememişti. Lille’yi şampiyon yaptığını vs. anlatsa da onu sevmediğimi, yaratıcılıktan uzak olduğunu, asker selamı çaktığını, spor oyunlarının askeri diziplinle başaralı olamayacağını anlatsam da Fransızı ikna edememiştim. Fransız ya, Burak Yılmaz’ı benden daha çok tutuyor Lille’yi şampiyon yaptı filan diyor, beni iyice çileden çıkarıyordu. Burak Yılmaz’ı İtalya maçında gördük, arkasında sağlam bir takım yoksa yaratıcılıktan uzak…

Toplam kadrosu 26 kişi olan Türk milli takımının 15 tanesi Avrupa liglerinde oynuyor… Çalhanoğlu başta olmak üzere Avrupa liglerinde terbiyelenmiş futbolcular daha başaralı. Bu gerçeklik defansif futbol kültürüyle birleşince hiç bir anlam ifade etmiyor, takım bir bütün olarak dökülüyor. Futbolu bir oyun olarak öğrenmiş bu çocuklar, asker selamının yanı sıra Erdoğan’la poz verince hepten tükeniyor. Buna Özil sendromu diyebiliriz. Alman medyasında gençlerin idolü olarak gösterilen Özil Erdoğan’la poz verdikten sonra, önce Almanya’dan, sonra da İngiltere’den azat edildikten sonra, şimdi Fenerbahçe’de yerlerde sürünüyor.

Şenol Güneş’e laf yok!.. O bizim hem çocukluğumuzun, hem de, sonradan verdiği harbi, demokratça, futbol endüstrisine karşı verdiği demeçlerle, gençliğimizin ve bugünümüzün idolüdür… En ünlü demeçlerinden bir tanesi “Eskiden futbolu fakirler oynar zenginler izlerdi, şimdi ise zenginler oynuyor fakirler izliyor” olan Şenol Güneş varoştan yetişmiş bir futbolcu olarak egemen sınıf değerlerine eleştirel bir yorum getirebilmiş, futbol endüstrisininin bu çarpık, kar hırsıyla bütünleşmiş azgınlığına dikkat çekebilimiştir.

Yerli mi milli mi, yoksa sıradan biri mi, tam çözemediğim kaleci mükemmeldi. Bir kaç defa mükemmel kurtarıcı reflekslerinin yanı sıra en şık hareketi, kendi kalesine yapılan ilk golden sonra, ona karşı yapacak hiç bir şeyi olmayan, yerde kalmış takım arkadaşını bir hamlede ayağa kaldırmasıydı. Futbolda hata veya kaza yapan arkadaşına karşı yapılan bu teselli davranışları çok önemli anlardır. Yenilginin hiç bir anlamı kalmaz, orada terbiye kuralları geçerlidir. Bilemeyiz ama bunu da Şenol hocaya borçluyuzdur belki de!

Tüm bunların yanısıra defansif oyun büyük bir problem. Malubiyeti kurtarmak için beraberliğe razı olmuşsunuz ama 3-0 yenilmişsiniz. Erdoğan’ın “Avrupa bizi kıskanıyor, kıskansınlar!” numarası aslı astarı olmayan tam bir palavraya dönüşüyor. 40 yıldır gıcık olduğum Alman spor yorumcularından bir tanesi, biraz da Almanya’da ekran karşısında oturan Türkleri dikkate alarak “Türkler çok iyi defans yapıyor, İtalya zorlanıyor” yorumunda bulunurken, türklerin de kalbini kazanmak isterken, sizin aslında nerede olduğunuzu size anlatıyor. Sonuç: İtalya 3 Türkiye 0.

Maçı Türkiye kazansaydı, “herkes” büyük kazanacaktı… 128 Milyar Dolar nerede sorusu unutulacaktı… Soylu-Peker-Erdoğan veya islami sermaya-Ergenokon-derin devlet… Demirören sülalesi: Önce Ermeni ve Rum’lardan gasp ettikleri mal-mülk ve sermaye, sonra Doğan Holding ve Ziraat Bankası’ından semirilen Milyonlarca Dolar vs…. Devlet-Mafya-Ulaslararası kokain ticareti: Eski başbakan ve oğlu… Erdoğan’ın oğulları, kızları, damatları, torun torba ve hısımları… bunların hepsi ne güzel unutulacaktı.

Ama olmadı.

Yenildik ama biz kazandık… Her şerde vardır bir hayır, yukarıdaki konuları konuşmaya devam edebiliriz!

Erkan Kurukavak

12.06.2021

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu