Aktüel Dünya

Gelişmekte olan ülkeler için tehlike 2008’den daha büyük: “Türkiye’nin acıları canlanabilir”

Kapitalizmin 2008’de patlak veren ancak kısa vadeli makyajlarla ötelenen birikim modeli krizi, koronavirüs pandemisi ile birlikte patlak verdi ve küresel ekonomideki sarsıntılar köklü sistem tartışmalarına kapı araladı.

Çin dışında henüz hiçbir ülke krizin tepe noktasını tam anlamıyla geride bırakmamışken, ekonomik sarsıntı özellikle kırılgan mali yapıları, petrol gibi emtialara bağımlılıkları ve sorunlu sağlık altyapıları ile gelişmekte olan ülkeleri zayıf kılıyor.

“Yaşanan kriz, 2008 finansal krizinden çok daha kötü”

Deutsche Welle’nin haberine göre; Londra merkezli borsa şirketi IHS Markit’in baş ekonomisti Nariman Behravesh emtia fiyatlarındaki çöküşün, kalkınmış ülkelerdeki resesyonların ve artan borç seviyesinin tabloyu karamsarlaştırdığını söyledi ve “Yaşanan kriz, gelişmekte olan ülkeler için küresel finans krizinden birçok açıdan daha kötü” diye ekledi.

Oxford Üniversitesi ekonomistleri ülkelerin mali durumlarını, emtia bağımlılıklarını ve sağlık sistemlerini baz alarak en kırılgan ülkeleri Bolivya, Kosta Rika, Peru, Güney Afrika ve Mısır olarak sıraladı.

80 milyar dolardan fazla sermaye, Türkiye dahil 20 ülkeyi terk etti

Uluslararası Finans Enstitüsü verilerine göre; sadece mart ayında 80 milyar dolardan fazla değere sahip yatırım Türkiye, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’n��n içinde olduğu gelişmekte olan 20 ekonomiyi terk etti ve güvenli limanlara yelken açtı.

Sermaye hareketliliği Arjantin, Nijerya ve Angola gibi kırılgan ekonomilerin borç ödeyeme riskini artırdı.

Afrika’nın en sanayileşmiş ülkesi Güney Afrika’da ülke ekonomisi zaten resesyonda, ekonomiye güven 20 yılın en düşük seviyesinde ve işgücünün yaklaşık üçte biri işsiz.

Son yıllarda mali durumu kötüleşen Hindistan’da da ekonomik büyüme ciddi oranlarda yavaşladı, işsizlik rekor bir seviyeye geldi. Ülkede toplumsal gerilimler yaşanması olası.

Türkiye parantezi: “2018’in acıları canlanabilir”

Borçlanma maliyetinin artması son yıllarda dış borçlanmaya bel bağlayan Türkiye ve Güney Afrika gibi ülkelere büyük zararlar doğması ve sermaye kaçışlarının ivme kazanması demek.

Deutsche Welle’nin haberinde Türkiye için koronavirüs pandemisinin sonuçlarının 2018’deki TL krizinin acılarını canlandırmasının ve yeni bir resesyona sürüklemesinin söz konusu olabileceği kaydedildi.

Petrol şoku, gelire bağımlı ülkeleri sarstı

Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki petrol fiyatı savaşının koronavirüs pandemisi ile çakışması, petrolü son 18 yıldaki en düşük seviyeye sürükledi.

Sert düşüş, petrol ve emtia gelirlerine bağımlı Afrika ve Latin Amerika ülkeleri için büyük risk doğurdu.

İhracat gelirlerinin %90’u emtialara bağlı Angola ve Nijerya şimdiden krizle karşı karşıya kaldı.

Düşük fiyatlar, Dünyanın büyük petrol üreticilerinden Rusya’yı da derinden etkiledi. Rus rublesi geçen ay büyük değer kaybına uğradı.

Oxford Üniversitesi ekonomistlerine göre, petrol ve emtia gelirlerine bağımlı ülkelerin dörtte üçünün mali açığı var.

Sağlık sistemi zayıfsa, enfeksiyon oranı ve maliyet artıyor

Sağlık sistemleri ise bir diğer unsur. Gelişmekte olan ülkelerdeki sağlık sistemlerinin durumu, bu ülkelerin birçoğunu keskin önlemler benimsemek zorunda bırakıyor.

Hindistan ve Güney Afrika gibi ülkelerde enfeksiyon oranı hızla artıyor. Uzmanlar, kentlerin aşırı dolu, hastanelerin ise dar ve yetersiz olduğu Hindistan’da virüsün kontrolden bir kez çıktığında yeniden kontrol altına alınmasının çok zor olduğunun altını çiziyor.

Sendika.Org

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.