Aktüel Dünya

Türkiye Solunun Görünmezleşmesi: Kürt Hareketinin Ayrışmasının Sosyolojik ve Kuramsal Analizi

1. Giriş

Türkiye’de sol hareket, uzun yıllar boyunca Kürt siyasal mücadelesiyle iç içe geçmiş bir yapı sergilemiştir. 1990’lardan itibaren Kürt hareketinin bağımsız bir siyasal özne olarak yükselmesi, Türkiye solunun hem ideolojik hem de örgütsel düzeyde dönüşümünü tetiklemiştir. Bu çalışma, Kürt hareketinin ayrışmasının ardından Türkiye solunun yaşadığı görünmezleşmeyi sosyolojik ve kuramsal bir perspektifle analiz etmeyi amaçlamaktadır.


2. Tarihsel Arka Plan

Türkiye sosyalist solu, 1960–1980 arasında Kürt kimliğini sınıf mücadelesi içinde eritmeyi tercih etti. Kürt talepleri çoğunlukla “feodal kalıntı” olarak değerlendirildi¹. 1980 sonrası PKK’nin yükselişiyle Kürt hareketi, ulusal taleplerini merkeze alan bağımsız bir çizgi geliştirdi². 2000’lerde HDP’nin kurulmasıyla Kürt hareketi, solun geniş kesimlerini bünyesine kattı; ancak bu süreçte Türk solu, Kürt hareketinin gölgesinde kaldı³.


3. Sosyolojik Analiz

3.1. Sınıfsal Temsil Krizi
Kürt hareketi, Türkiye’deki alt sınıfların en güçlü temsilcisi haline gelirken Türk solu, kentli elitlerin ideolojik alanına sıkıştı.

3.2. Militan Güç ve Eylem Kapasitesi
Kürt hareketi, silahlı mücadele ve sokak mobilizasyonu açısından solun en dinamik bileşeniydi. Ayrışma sonrası Türkiye solu, eylem kapasitesini büyük ölçüde kaybetti.

3.3. İdeolojik ve Örgütsel Parçalanma
Kürt hareketiyle kurulan ortak mücadele zemini, sol içindeki farklı fraksiyonları bir arada tutuyordu. Bu zeminin kaybolmasıyla birlikte sol, kendi iç çatışmalarına yöneldi.

3.4. Kültürel ve Kamusal Temsil Sorunu
Kürt hareketi, kültürel üretim ve kimlik politikalarıyla solun görünürlüğünü artırıyordu. Ayrışma sonrası Türk solu, akademik çevrelerde sınırlı kalan bir düşünce kulübüne dönüştü.


4. Kuramsal Çerçeve

  • Gramsci: Kürt hareketi hegemonik pozisyon elde etti; Türk solu organik entelektüel üretiminde zayıf kaldı.
  • Bourdieu: Kürt hareketi sembolik sermaye biriktirirken, Türk solu habitus çatışması yaşadı.
  • Wallerstein: Kürt hareketi çevreden merkeze baskı kurarken, Türk solu merkezde sistem içi muhalefete dönüştü.
  • Laclau & Mouffe: Kürt hareketi boş gösterenleri hegemonik biçimde sahiplenerek solun söylem alanını daralttı.
  • Foucault: Kürt hareketi mikro iktidar alanlarında direniş üretirken, Türk solu makro düzeyde sınırlı kaldı.

5. Saha Örnekleri

  • HDP’nin 2015 seçim başarısı, solun görünürlüğünü artırdı ama bağımsız kimliğini gölgeledi.
  • Kayyum politikaları, Kürt hareketinin yalnızlaştırılmasına ve solun sessizliğine işaret etti.
  • Gezi Direnişi, Kürt hareketiyle güçlü ittifak kuramayınca solun mobilizasyonu sürdürülemedi.
  • Kürt aydınlarının eleştiri krizi, solun içsel sorgulama kapasitesini zayıflattı.
  • Yerel örgütlenme farkları, Kürt hareketinin toplumsal karşılığını güçlendirirken Türk solunu marjinalleştirdi.

6. Sonuç ve Öneriler

Kürt hareketinin ayrışması, Türkiye solunun hegemonik kapasitesini zayıflatmış; onu ideolojik, sınıfsal ve kültürel olarak marjinalleştirmiştir. Solun yeniden görünür hale gelebilmesi için Kürt hareketiyle eşitlikçi, eleştirel ve stratejik bir ilişki kurması gerekmektedir

 

 

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu