
Peker’in Nisan biletinin sırrı: Saray Darbesi
Sedat Peker’in bütün videolarında ısrarla söylediği bir söz var: “Sen benim dönüş biletimdin… Nisan ayında döneceğimi söylüyordun.”
Peker’le ilişkisi siyasete atılıp DYP Genel Başkanlığı’na aday olduğu tarihe kadar uzanan Soylu’nun önce bu isim üzerinden Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ı hedef aldığı görülüyor. Soylu’nun AKP Genel Başkanlığı yarışında kendisine rakip gördüğü Albayrak ve arkasındaki Pelikan Grubu’na karşı savaş açtığı, bu amaç için Peker Grubu’nu kullandığı artık aşikar.
“Berat Beyle ilgili videoları ‘durdur’ dedi, durdurduk, ‘yayınla’ dedi, yayınladık.” Peker’in Süleyman Soylu’nun “Tanırım” dediği Reşat Hacıfazlıoğlu’na birkaç kez doğrulattığı bilgi bu. İşler sarpa sarınca Peker’e sahip çıkamayacağını anlayan Soylu’nun Peker’e bu isim üzerinden kaçsın mesajı yolladığı da artık ortada. Peker attığı tweette bu iddiayı şöyle dile getiriyor: “Reşat Hacıfazlıoğlu seninle cenazede görüştükten sonra hemen beni arayıp yurt dışına kaç demiş mi? HTS kayıtlarını yayınlayın Süslü Süleyman.”
Soylu’nun Peker’e Nisan ayında AKP Genel Başkanı olacağı arkasından parti ve Ağar’ın desteğini alarak Erdoğan’ı bir çeşit sivil darbeyle devre dışı bırakacağını söylediği, güvence verdiği bu görüşmelerin aldığı yöne bakınca giderek gerçekliği ortaya çıkan bir tablo. Senaryo ve iddiayı aşan, Erdoğan’ı devirip iktidarı ele geçirmeyi hedefleyen bir komplo planı.
Erdoğan’ın kamuoyu tepkisine aldırmayıp Covid-19 vakalarının zirve yaptığı bir dönemde il il AKP kongrelerini gezmesinin nedeni de anlaşıldığı kadarıyla bu. Cumhurbaşkanlığı ile AKP Genel Başkanlığı’nı ayırması yolundaki baskılar sonucu ikna olduğu anlaşılan Erdoğan’ın bir ara parti koltuğunu Süleyman Soylu’ya bırakmaya razı olduğu görülüyor.
Ancak muhtemelen Tolga Ağar’ın boşboğazlığı, Hakan Fidan’ın güçlü istihbarat ağı sayesinde bu plandan haberi oluyor ve derhal harekete geçiyor. İl kongrelerini sağlama alarak Soylu’ya alan bırakmıyor ve kendisini bir Saray darbesiyle devirmeyi amaçlayan ekibe fırsat vermiyor.
Soylu’nun aşırı hırslı olduğu malum. Bir de iktidarın en büyük altın elması İstanbul’un nimetlerinden faydalanmasına izin verilmiyor. İstanbul, emniyeti, bürokrasisi ile Berat Albayrak ve Mehmet Ağar’ın elinde, Soylu’ya sadece 5-10 milyon dolar çarpabildiği FETÖ Borsası kalmış durumda. Bunu oğlu üzerinden devreye soktuğu da Peker’in bir başka iddiası. Mağdurların adıyla iddialar ortada ama üzerine gidecek bir tek savcı çıkmıyor.
Soylu, Albayrak’ı devre dışı bıraktıktan sonra genel başkan adaylığında rakipsiz kaldığına inanıyor. Muhtemelen Devlet Bahçeli’nin de telkin ve kulisiyle bu yolu epey bir açıyor. Bu arada medyada kendisine alan açmaya çabalıyor ve özellikle Sözcü gazetesine ağırlık veriyor.
Habertürk’te karşısına aldığı gazetecilerin polis istihbarat ağına bağlı isimler olması, bu ilişkilerin boyutun gösteriyor. Soylu’nun medya ayağında sadece Özışık kardeşler yok yani. Kulis bilgilerine göre, Sözcü gazetesindeki yapılanmasını Burak Akbay’a kendini “FETÖ” suçlamasından kurtarma sözüyle yapıyor. Habertürk’teki programda zaten ağır ithamların hiçbirini seslendirmeyen “gazetecilerin” Mehmet Ağar konusuna hiç girmemelerinin ardında yatan nedenlerden biri de bu aslında.
Bu arada, karşısına çıkabilecek engelleri temizlemek amacıyla dosya biriktiriyor ve Erdoğan’ın en yakın çevresindeki isimleri takibe aldırıyor. Sahayı temizleyip hedefe ulaşmak üzereyken Erdoğan kendisine kurulan tezgahın farkına varıyor ve oyunu bozuyor. Başkanlık umudu suya düşen Soylu ise Peker’in “dönüş bileti” olmaktan çıkıp tehdidi haline geliyor ve kendisini kurtarmak için 30 yıllık kader arkadaşını bir anda satıyor.
Sedat Peker şu anda hem yediği bu kazığın acısını çıkarmak, hem de Erdoğan ve Berat Albayrak ile bir derdi olmadığını ispata çalışıyor. Sedat Peker videoları niye yasaklanmıyor diye merak edenler için cevap da burada yatıyor. Erdoğan, Soylu’nun kamuoyu önünde rezil olup tükenişini keyifle izliyor… İşin özeti bu…