Aktüel Yorum

“İlkel” milliyetçilik “doğal” milliyetçilik

Ahval’de Prof. Baskın Oran’ın yazılarını büyük bir zevkle okuyorum. Tumturaklı, ağdalı akademisyen yazılarıyla ilgisi yok onun yazılarının. Aktüel gündemin hay-ı huyundan uzak akademisyenlerden farklı olarak, o bize gündemin en yakıcı konularını, bilgisini, birikimini ustalıkla sıradan cümlelerin içine gizleyerek yazıyor. Ve bir de işin içine mizah katınca, kasvetli akademik üsluptan çok farklı düşündürücü ve acı acı gülümsetici bir üslup ortaya çıkıyor.,

Geçen günkü yazısı Kürt halkına karşı zulmü özetleyen birbirinden çarpıcı örneklerle doluydu. Oran bu zulüm örneklerinden hareketle yazısının başlığında “Kürtleri zorla milliyetçi yapacaklar” “uyarısı” yapmıştı. Bu başlık üzerinde düşünmeye başladım. Devlet Kürt’ü milliyetçiliğe mecbur ettiğinde ne oldu, ne olacak diye kendime sordum. Kuzey Kürdistan’da “Kürt milliyetçiliği” nasıl bir içerik taşıyor sorusuna cevap aradım.

Şuradan başlayalım:
İlkel milliyetçilik nedir?
İlkel milliyetçilik her şeyden önce “milli egoizmdir”. “Milli menfaati” başka milletlerin milli menfaatinin zararına savunmaktır. Sosyal-psikolojik açıdan kendi milletini bütün milletlerden üstün görmektir. Hele menfaat çatışmasının keskinleştiği durumlarda rakip devletlerin milletlerini düşman ilan etmektir.

Yani Türk milliyetçiliği gibi bir şeydir.
Gerçekte bütün devletlerin bayrağı altında toplanan milletlerin milliyetçiliği ilkel milliyetçiliktir.
Neden?

Hiçbir millet durduğu yerde milli egoizme kapılmaz, başka milletleri durup dururken küçümsemez, başka milletlere düşmanlık etmez.
İlkel milliyetçilik ulus devletlere egemen sınıfın milliyetçiliğidir. Zaten milletleri de işte bu devlet kurucusu egemen sınıf inşa etmiştir. O nedenle devlet tarafından millet haline getirilen topluluklar daha doğarken milli egoizmle, milli üstünlük duygusuyla ve milli düşmanlıklarla doğar.

Vaktiyle Lenin “ezilen ulusun milliyetçiliğinde” abartılı bir ilericilik görmüştü. Bu abartılıydı. Çünkü onun “ezilen ulus” dediği milletlerin başındaki feodal ya da burjuva sınıflarının sömürgeciliğe olan karşıtlığı geçici bir karşıtlıktı ve bağımsızlığı elde ettikleri gün sömürgecinin milliyetçiliğinden hiçbir farkı olmayan ilkel milliyetçiliğin bayrağını yükselteceklerdi.

Kemalistler devleti kurup, Türk milletini inşa etmeye başlar başlamaz. Alman ilkel milliyetçilerinin devlet marşında ifadesini bulan “Deutchland über alles”ten mülhem, “bir Türk dünyaya bedeldir” deyivermişlerdi.

Bütün devletlerin milletlerindeki milliyetçilik “ilkel milliyetçiliktir.” Çünkü bunların milliyetçiliği milletin kendisinden kaynaklanmıyor. O milleti inşa eden devletin sınıf karakterinden kaynaklanıyor. Ve yeryüzündeki bütün milletleri inşa edenler o milletlerin kendisi değil, egemen sınıflardır, burjuvazidir, burjuvalaşmaya can atan feodallerdir. O sınıfların amacı kendi egemenliklerinde bir ekonomik Pazar elde etmektir.

Giderek rakip devletlerin pazarlarına el atmaktır. Öyle olduğu için bu egemen sınıflar milleti bu amaçlara yarayacak ideolojiyle, yani ilkel milliyetçilikle yoğurarak inşa etmişlerdir. Öncüsü egemen sermaye sınıfı olan milletlerin milliyetçiliği, ister ezilsinler, ister ezsinler birbirinin ikizidir, reaksiyonerdir, savunulacak hiçbir yanı yoktur. O nedenle “milli birlik” sloganı emekle sermayenin ortak çıkarlara sahip olduğu yalanının sloganıdır.

Gelelim Başûr dışındaki parçalarda var olan Kürt milletine…
Kürt halkının milletleşme süreci, özellikle PKK’nin başlattığı sömürgeciliğe karşı savaşla birlikte diğer milletlerin milletleşme süreçlerinden nitelikçe farklı bir seyir izlemiştir. Kürtler burjuva ya da feodal sınıfın öncülüğünde değil, yoksul halkın evlatlarının öncülüğünde milletleşmiştir.

Bu çok niteliksel bir fark yaratır.
Türk milliyetçiliği ile enternasyonalizm arasında aşılmaz Çin Seddi vardır. Çünkü milliyetçiliğin asıl sahibi olan egemen sınıf kapitalist modernitenin sınıfıdır ve özellikle günümüzde kapitalist modernite aynı zamanda emperyalizm demektir. Böyle olunca her ülkenin milliyetçisi, rakip ülkenin milliyetçisine düşmandır.

Bir ara Mihri Belli’nin Jores’ten değiştirerek yaptığı alıntıda mealen şöyle denmişti: Milliyetçiliğin çoğu seni enternasyonalizme, enternasyonalizmin çoğu seni milliyetçiliğe götürür. O zamanlar bu anlayış Kemalizmle sosyalizm arasında Çin Seddi yoktur görüşünde en tehlikeli ifadesini bulmuştu. Sosyalist hareketin kimi kesimlerindeki milliyetçi beneklerin kökü buradadır.

O halde soralım: Bir Bakurlu Kürt Apocu paradigmadan habersizken, devletin zulmü karşısında “Kürt milliyetçisi” olursa, bunun sonucu nedir? Bu Kürt Bakurlu Kürtleri “milli bayrak” altında toplayan burjuva ya da feodal egemenlerin peşine mi takılmış olur? Bu mümkün değildir, çünkü Kürtlerin “milli öncüsü” bunlar değildir, Kürt milleti halk tarafından halk için, halkla birlikte inşa edilmiştir. O nedenle devlet zulmüne başkaldıran Kürt’ün milliyetçiliği o Kürt’ü burjuvaziyle işbirliğine değil, gittikçe öfkeyle kabaran ve sonunda silahlı direnişi düşünmeye başlatan bu Kürt milliyetçiliği, o Kürt’ü Kürt milletleşmesinin öncüsü PKK’ye götürür. Kürt’ün milliyetçiliği ile enternasyonalizm arasında Çin Seddi yoktur. O nedenle 15 yaşında milliyetçi duygularla devlete isyan eden genç Kürt 18 yaşında Apocu olmakta, ardından da Hollandalı kadın gerillayla, Alman erkek gerillayla ve Kürt kadın-erkek gerillayla aynı mevzide buluşmaktadır.

Kürdilikle evrensellik arasındaki diyalektiği kuran faktör, Kürt milletleşmesine o milletin yoksul evlatlarının öncülük etmesidir.
“Ne mutlu Kürt’üm” diyen “Ne mutlu Apocuyum” demiş olur.

Türk’ün ilkel milliyetçiliği ile Kürt’ün “natürel” milliyetçiliği arasında aşılmaz uçurumlar, deryalar vardır. Kürt “ulusal birliği” devrimci bir slogandır.
Baskın Oran’ın “zulüm Kürt’ü milliyetçi yapacak” başlığından ben de bu okuduğunuz yazıyı çıkardım.

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.