Aktüel Yorum

Biden pimi çekti, dünya Putin’in insafına kaldı!

Ukrayna, Senatör Joe Biden’dan Başkan Joe Biden’a devamlılık arz eden bir takıntı. Bugünkü savaş Ukrayna’yı en az 20 yıldır NATO için bir çamurhaneye dönüştürme girişimlerinden bağımsız ele alındığında geriye sadece toprak için kan döken bir Rusya portresi kalıyor.

‘Topal Ördek’ Biden görevi Donald Trump’a devredeceği 20 Ocak’a kadar Ukrayna takıntısına uygun adımlar atıyor. Önce Ukrayna’ya tedarik edilen uzun menzilli taktik füze sistemlerinin (ATACMS) Rusya topraklarına karşı kullanılmasına izin verdi. Bu adımın nükleer tehditle karşılanmasına aldırmadan bu kez 20 Kasım’da anti-personel kara mayınlarının kullanımına yeşil ışık yaktı. Ayrıca Pentagon 275 milyon dolarlık ek mühimmat tedarik duyurusu yaptı.

Akla düşen ilk çıkarım; Biden, Rus lider Vladimir Putin’le konuşup 24 saatte savaşı bitireceğini söyleyen Trump’ın yoluna mayın döşüyor.

Ya da mademki Trump masaya oturmaya kararlı, o halde ben de kalan zamanımda Ukrayna’nın pozisyonunu güçlendirecek bir şeyler yapayım, böylelikle zafer Putin’e gitmesin diyor. Katıksız bir iyilik gurusu!

Nükleer tehdit yüzünden Biden ATACMS’lerin Rusya topraklarına yönelik kullanılmasına yeşil ışık yakmıyordu. Ama bunlar Rusya’nın ilhak ettiği Kırım ve Donbas’ta kullanılmıştı.

***

Sonuçta Biden Üçüncü Dünya Savaşı’nın pimini çekerek gidiyor. “Abartmayın yahu” diyenlerin de güvendiği sağduyu ABD’ye değil Rusya’ya ait!

Elbette askeri endüstriyel kompleks ve bunların çıkar ortağı siyasi baronlar savaşın bitmesini istemez. Yapacakları şey, Trump’ın gidişatı değiştirmesini imkânsız kılacak koşulları şimdiden yaratmaktır.

Trump sessiz; belki, bu kararların ileride işine yarayacağını düşünüyordur. Ya da geçiş dönemi için 13 Kasım’da Beyaz Saray’da Biden’la ilk görüşmesinde mesele konuşulmuştur. Biden yönetimi ne teyit ne inkâr siyaseti güdüyor. Trump da bir şey demiyor.

Gerçi Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak seçtiği Mike Waltz, Fox News’de kendilerine bilgi verilmediğini söyledi. “Bu tırmanma merdiveninde bir başka adım ve kimse nereye gittiğini bilmiyor” dedi. Veryansın etmek de Trump’ın kendi adını taşıyan oğluna düştü:

“Askeri endüstriyel kompleks, babamın barış yaratma ve hayat kurtarma şansı olmadan önce Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlattıklarından emin olmak istiyor… Embesiller!”

Gerilim geri dönülemez bir noktaya varmadığı sürece Trump, Biden’ın kararlarını tersine çevirmeyi bir koz olarak kullanabilir. Yine bu tırmanıştan Ukrayna’nın pozisyonunu güçlendirecek bir sonuç çıkarsa müzakerelerde Rusya üzerinde baskı kurabilir. Daha önce Waltz da Ukrayna’ya güçlü destek verip Putin’i masaya getirmekten söz ediyordu.

***

Trump’ın haberi vardı-yoktu tartışmasından öteye Biden’ın kararları sahayla bağlantılı olarak nasıl yorumlanabilir? Sızdırılan bilgilerden hareketle Kursk odaklı bir takas denkleminin hedeflendiğini söyleyebiliriz. New York Times’a göre izin ilk etapta Kursk bölgesinde yığınak yapan Rus ordusuna saldırı için verildi.

Buradan şu hesap çıkıyor: Ukrayna ordusu bu füzeler sayesinde Rusya’nın Kursk oblastında zapt ettiği toprakları tutabilecek. Sonra bu toprakları Rusya’nın işgal ettiği topraklarla takas edebilecek. Ayrıca Kuzey Kore’den 11 bin askerin Kursk’ta savaşa dahil olduğu iddiası Biden’ın kararına gerekçe yapılıyor. Kuzey Kore varlığını teyit etmeyen Ruslar ise bunu gerekçe değil bahane olarak görüyor. Amerikalı kaynaklara göre uzun menzilli füzeler Kuzey Kore’yi de daha fazla asker göndermekten caydıracak.

ABD’deki Savaş Araştırmaları Enstitüsü, ATACMS menzilindeki 225 askeri tesisin haritasını çıkarmıştı. 305 km menzilde dokuz büyük şehir yer alıyor. 16 askeri havaalanı da hedefler arasında. Bu haritaya bakanlar Ukrayna’nın menzildeki komuta merkezleri, iletişim üsleri, silah depoları, füze birimleri ve helikopter müfrezelerini vurarak Rusya’yı baskılayacağını savunuyor.

Ukrayna ağustosta şaşırtıcı bir hamleyle Kursk bölgesinin bir kısmını ele geçirmişti. Ama bunların neredeyse yarısını elinde tutamadığı gibi Donbass’ta ciddi bir çöküş yaşadı. Savaşın sürdürülemez olduğunu gören Batılıların Ukrayna lideri Volodimir Zelenski’den beklediği şey, masa kuruluncaya kadar bu bölgeleri elinde tutmasıydı.

***

Kuşkusuz sahada Ukrayna lehine gelişecek durum Trump’ın elini güçlendirebilir. Fakat “Destek kesilirse kaybederiz” diyen Zelenski ve bazı destekçilerinden başka ATACMS’lerin denklemi bozacağına inanan da yok. Esasen Biden’ın neredeyse bir yıldır ATACMS’lere onay vermemesinin bir nedeni de sonuç alma ihtimalinin düşüklüğüydü.

Karardan sonra 19 Kasım’da yani savaşın 1000’inci gününde sınıra 110 km mesafede Bryansk bölgesinde bir silah deposuna fırlatılan altı ATACMS füzesi sarsıcı bir etki bırakmadı. Rusya’ya göre füzelerin beşi düşürüldü. Hasar alan altıncısı askeri tesise düştü ve yangın çıkardı.

Fakat savaşın seyri değiştirmese de oyunun kuralı değişti. Kremlin uzun menzilli balistik füzelerin Rusya’ya karşı kullanılmasının nükleer savaşa yol açacağı uyarısında bulunuyordu.

Rusya’nın bunu karşılıksız bırakmayacağı kesindi. Nitekim Putin de oyunun kuralını değiştirdi. Nükleer silahların kullanımına ilişkin yeni doktrini onayladı. Nükleer silahların kullanılmasını gerektirecek tehdit eşiği aşağı çekildi. Yeni doktrine göre nükleer olmayan bir güç (Ukrayna), nükleer bir gücün (ABD, Fransa ve İngiltere) desteğiyle Rusya topraklarına saldırırsa buna nükleer silahlarla yanıt verilebilir. Savaş uçakları, seyir füzeleri, hipersonik füzeler, SİHA’lar diğer hava-uzay araçlarıyla kitlesel olarak düzenlenen saldırılar bu kapsama alınıyor. Bir ittifak (NATO) üyesinden gelen saldırı bütün ittifaktan gelmiş sayılıyor. Saldırının Rusya’nın müttefikine (Belarus) yapılması da aynı kapsamda ele alınıyor. Doktrin Rusya’ya karşı saldırının hazırlanması ve uygulanmasında toprak, hava ve deniz sahası ya da kontrolleri altındaki kaynakları sağlayan devletleri de hedefe koyuyor. Bu madde en fazla Polonya’yı ilgilendiriyor. Nükleer şemsiye artık Rusya toprakları dışındaki Rus askeri varlıklarını da kapsıyor. Önceki doktrine göre nükleer caydırıcılık esas olarak nükleer silahlara sahip ülkelerin Rusya ve müttefiklerinin topraklarına yönelik saldırılarıyla ilgiliydi. Nükleer güç kullanımı için devletin varlığını tehdit eden bir saldırının olması gerekiyordu. Yeni doktrinde egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelik kritik bir tehdit oluşturan konvansiyonel saldırıya nükleer yanıttan söz ediliyor.

***

Biden’ın kararı Avrupa’daki savaş partisini de karıncalandırdı. Halbuki Trump’ın kazanmasıyla hepsinin gardı düşmüştü. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Trump’a uygun bir adımla Putin’i aramıştı. Diplomatik tecridin kırılması Lehleri kızdırmıştı. Polonya Başbakanı Donald Tusk “Kimse Putin’i telefon görüşmeleriyle durduramaz” diye köpürmüştü.

Biden’ın kararıyla aşılan eşiği İngiltere ve Fransa da geçti. Bu iki ülke Storm Shadow/Scalp füzelerinin Rusya topraklarına karşı kullanılmasına onay verdi. Ve Kursk bölgesine 12 Storm Shadow füzesi dün atıldı. Fakat tereddüt cephesinde şimdilik durum aynı. Siyaseten çöküş yaşayan Scholz 500 km menzilli Taurus füzelerini vermeme konusundaki tutumunu koruyor. İtalya da Scalp füzelerinin kullanımı üzerindeki sınırlamayı kaldırmadı. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell ortak tutumun çıkmadığını belirtip ekledi: “Herkes kendi takdirine göre hareket edecek.”

***

Kursk ve Bryansk saldırıları yeni doktrinin ciddiyetini test ediyor. Şimdilik yıkıcı bir etki olmadığı için fırtına beklenmeyebilir. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev artık NATO ülkeleri tarafından sağlanan füzelerin Rusya’ya karşı kullanılması halinde bunu bir NATO saldırısı olarak ele alacaklarını söyledi. Duma Savunma Komitesi Başkanı Andrey Kartapolov da dedi ki, “Bay Biden kendi tabutunun kapağını kapatırken çok daha fazla insanı beraberinde götürecek.”

Belli ki gerilimde eşik atlayanlar Rusya’nın caydırıcılığında açılan deliği nükleer silahla kapatmasını beklemiyor. Putin’in, müzakereye hazırlanan Trump’ın manevra alanını yok etmemek için ileri gitmeyeceği öngörülüyor. Evet bir NATO müttefikine saldırmak en fazla kaçındıkları nokta. Ama işler çığırından çıkarsa Rusya ittifak üyelerinin ana karaları dışındaki hedeflerini vurabilir.

Ayrıca can yakıcı vekalet savaşına da girişebilir. Emekli Korgeneral Dr. Yevgeni Bujinski, Kommersant’taki demecinde nükleer silah kullanımında eşiğin düşürüldüğünü ama Batılıların Rusya’nın buna başvurmayacağına inandığını belirtiyor. Bujinski’ye göre ATACMS adımına en etkili yanıt Yemen’de Husilere Rus gemisavar sistemleri vermek olabilir. Bir nevi yatay tırmanma öneriyor.

***

Her halükarda Rusya’nın yanıtlarını ölçülü tutabileceği öngörüsü baskın geliyor. Rio’da Biden’ın aile fotoğrafını kaçırdığı G20 zirvesinden çıkan bildiride sulandırılmış Ukrayna maddesi de gösterdi ki dünyanın büyükleri tırmandırmaya pirim vermiyor. Hatta uluslararası ilişkilerde makuliyet ve karşılıklılık arayan Çin lideri Şi Cinping’e yönelik Batılı teveccühün bir nedeni de Pekin’in Moskova’yı ikna edebileceği beklentisi. Yani Putin değişen bu rüzgârı tersine çevirmek istemez.

Yine de Trump gelinceye dek tırmanma rampasının çıkacağı yeri kestirmek zor. Trump gerilimi çevrilebilir bir noktada yakalasa bile barışın hemen erişilebilir olmadığı da ortada.

Trump barış planına dair şunu söylemişti: “Zelenski’ye şunu söyleyeceğim: Yeter, bir anlaşma yapmanız gerekiyor. Putin’e de şunu söyleyeceğim: Bir anlaşma yapmazsanız, onlara (Ukrayna) şimdiye kadar sahip olduklarından çok daha fazlasını vereceğim.” (Fox News, 16 Ekim 2023.)

Kendi döneminde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmemiş olmasını ‘Arkadaşım’ dediği Putin’e yaptığı uyarıya bağlıyordu: “Dedim ki, Vladimir, Ukrayna’ya gidersen sana öyle bir vururum ki inanamazsın! Seni Moskova’nın tam ortasından vuracağım.” (Wall Street Journal, 21 Ekim 2024.)

Hep söylediği şey, “Rusya bu yüzyılda sadece benim dönemimde bir yeri işgal etmedi.” Fakat yürüyen bir savaş var ve Trump da sahadaki durumun farkında:

“Rusya büyük bir kış savaşçısıdır. Almanya’yı yendiler, Napolyon’u yendiler. Güçlü bir askeri güç, Ukrayna öyle değil.” (26 Ağustos 2024)

Wall Street Journal’a göre Trump cephe hattı boyunca askerden arındırılmış bir bölge ve Ukrayna’yı en az 20 yıl NATO’ya almama önerisiyle masaya oturmak istiyor. Fakat Kremlin “Müzakereye hazırız” dese de çatışmaların dondurulması fikrine karşı çıkıyor. Rusya’nın ilhak ettiği topraklardan çekilmeyi pazarlık konusu etmeyeceği düşünülüyor. Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği de kırmızı çizgi. Ruslar yeni nükleer doktrinle savaş alanında yenilgi olasılığını ortadan kaldırdıklarını düşünerek hareket ediyor. Müzakere masası kolay bir masa olmayacak.

Fehim Taştekin

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te muhabir olarak başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Bir dönem Ajans Kafkas’ın kurucu editörü olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya dek İMC TV’de dış politika programları yaptı. Gazete Duvar ve Al Monitor’da köşe yazılarına devam ediyor. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.