Aktüel Yorum

Akşener’in değerli şahitliği Ve Saray’ın iç savaşla oyunu

Veysi Sarısözen

İyi Parti Genel Başkanı Akşener, Saray’ın Konya’da ve Tokat’da silahlı milislerin eğitildiği kamplardan söz etti.

“Ülkücü” hayatta doğup büyüyen Akşener bu hareketin tarihini bilir. Türkeş’i tanır. Onun geçmişi hakkında bilgi sahibidir.

Türkeş İkinci Dünya Savaşı esnasında subaydı. Kurmay değildi. Turancıydı. Hitler Bulgaristan’a girip Türkiye sınırına dayanınca, Türk devleti en kötü ihtimale karşı önlemler almaya başladı. Bir Alman işgali durumunda Türkeş ve Turancılar “yedeğe” alındı. Tıpkı Bulgaristan gibi, işgal durumunda Nazilerle “ittifakı” bu ekibin yapmasıyla “devleti kurtarma” planıydı bu.

Aynı tarihlerde Türkiye “ikili oynuyordu.” Hem İngilizlerle, hem de Almanlarla ilişki içindeyi. Ancak Nazilere savaş endüstrisi için krom ve pamuk gibi hayati hammeddeleri de satıyordu. Alman denizaltılarına boğazları da açıyordu.

Bu arada Türk genelkurmayı Hitler’i Berlin’deki yeraltı karargahında ziyaret ediyor, işgal edilen Kırım’da Erkilet paşa ve benzerleri Nazilerle Sovyet Cumhuriyetinde Türk nüfuzu için pazarlık yapıyordu.

Alman ordusu Türkiye üzerinden Bakü petrollerine ulaşma yolunu bu “denge ve gizli ittifak” nedeniyle ve bu arada İngilizlerin de Kafkasya güneyindeki varlığı nedeniyle tercih etmek yerine Volga’yı geçerek Bakü’yü işgal kararı verdi. Stalingrad’ı kuşattı.

İşler 1943 yılında değişti. Nazi ordusu Stalingrad’da yenildi. Dengeler değişti. Anlaşıldı ki, artık bir Alman işgali söz konusu olmayacak.

Bunun üzerine “işgal” koşullarında iktidara hazırlanan Türkeş ve Turancılar tutuklandı.

Savaş bitti.

Savaş sonrasında ABD, Nazi Almanyası’nın en deneyimli istihbaratçılarını esir aldı ve Amerika’da yeniden eğitti. Nazilerin istihbarat başı yeniden F.Almanya’da istihbaratın başına getirildi.

Bu arada Türkiye’den de bir grup subay aynı yolla eğitildi. Bunların hepsi kurmaydı. Türkeş hariç. O, tıpkı Nazi Almanyası’nın istihbaratçıları kategorisinden eğitime tabi tutuldu ve “kontrgerilla”nın başına geçirildi.

Sonra 27 Mayıs. Türkeş emekli oldu. Olur olmaz da kolları sıvadı. Türkiye’nin en ilginç siyasetçisi Bölükbaşı’nın CKMP’sini ele geçirdi. Ve ardından da ünlü “komando kamplarını” kurdu. Gelecekteki “Bozkurt” adlı kontrgerilla unsurları burada eğitildi.

Bu tarihi İyi Parti başkanı çok iyi bildiği için, Konya ve Tokat’taki haraketliliği anında kavradı. Buralarda eski “Başbuğ’undan kalma” geleneğin hortlatıldığını anladı. Onun şahitliğinden daha değerli ne olabilir?

SADAT, HÖH, Osmanlı Ocakları adlı “yeni Osmanlıcı” kontrgerilla hızla örgütleniyor. Aynı zamanda sayıları üç yüzbine varan “Özel Güvenlikçiler” uzun menzilli silahla donatılıyor. Polis ve Jandarma saflarında esaslı hazırlıklar var. Bu arada Ordu’da yapılan tasfiyelerden sonra elli bine yakın subay, astsubay orduya alınıyor. Yukarıda sayılanlar ellerin uzun menzilli tüfeklerle donatılırken, bu elli bine yakın unsur, malum, tank, top, uçak kullanacak. Bir araştırmaya göre de Türkiye’de eli silah tutabilecek 40 milyonluk nüfusun yarısı hafif silahlarla, pompalı tüfeklerle silahlanmış durumda.

Bu manzara Saray’ın eliyle Türkiye’de dehşet verici bir iç savaş potansiyelinin yaratıldığını gösteriyor.

Yolun sonu göründü. Saray tam İran’a sırtını vereceği sırada İran halkı ayaklandı. Sonucu ne olursa olsun, artık Türk-İran ortaklığı dikiş tutmaz.

Zarrab davası sonrası işler daha da karışacak. Saray son çare olarak “darbe potansiyelini” nasıl erken doğum oyunuyla bastırdıysa, şimdi de “iç savaş” provokasyonuna oynamakta. KHK bunun hukuki hazırlığıdır. Silahlandırdığı bu toplumda “kolayca bastırılabilecek” bir “önleyici iç savaş” provokasyonunu başarıya ulaştırmak artık çocuk oyuncağı. Bir kibrit çakması yeterli olacak.

Sonra ülke “iç savaş halinde” diyerek gelsin ultra OHAL. Böyle kurtulacağını sanmakta.

Ben diyorum ki, orduyu kumpasa getirmek kolay. “Emir komuta zinciri içinde darbe” yapılıyor sanan askeri oyuna getirirsin de, küçük bir kıvılcımla “iç savaşla” oynadığın oyun, tüm ülkeyi yangın yerine çevirir. Asker “dur” deyince durur. Halk kolay yürümez. Yürürse “dur” demenin faydası olmayabilir.

Ne demiş Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Avrupalıları kandırmak için: PKK silah bırakırsa barış gelirmiş.

Saray, önce sen silahsızlan bakalım.

Veysi Sarisözen

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.