Aktüel Yorum

Tunelin Ucundaki Işık! HDP’nin 3. Olağan Kongresi

Katılımda farklılıklar

Devletin bitirmeyi hedeflediği koşullarda bir parti nasıl kongreye giderse HDP tam da o koşullarda kongreye gitti. Kendine bir dakika zaman ayıran herkes bunun ne anlama geldiğini gayet iyi çözmüş olur.

Devletin inadına karşılık bir inatla, geri adım atmadan, kararlılıkla kongre gerçekleşti. İnanılmaz zorluk, engel ve baskı koşullarında yapılan 3. Olağan Kongreye beklenenin çok üstünde bir katılım oldu. Buda kongreye akın eden insanlar açısından kararlılığın devletin tüm engellerini nasıl aşabileceğinin göstergesi oldu. Polisin oluşturduğu labirentlerde TOMA, kamyon, ağır silahların gölgesinde salona doğru endişeyi geride bırakarak yürürken insanlar, “her şeye rağmen buradayız yine”  diyordu. Bakışlarında önemli bir psikolojik bir zaferi kazanmanın gururu parlıyordu. Kongrelere katılan kıdemli katılımcılarla yaptığımız sohbet ışığında bazı çıkarsamada bulunmak mümkün:

Bunlar; geçen kongrelere göre bu sefer kadın katılımı çok fazla, ama Türkiyeli sosyalistlerin katılımının daha da az olduğu, ayrıca bu gençlerden çok orta yaş katılım daha fazla olduğunu söylenebilir. Engeller ve baskılar yüzünden tüm kongre hazırlığı sürecinde ve yollarda insanın içini titreten göz yaşlarına boğan çokça insan hikayesi yaşandı. Bu dramatik olaylar bile artık direnmenin Kürd halkının toplumsak kültürünün önemli bir parçası haline geldiğini gösteriyor.

En Kazançlı Kesim Kadınlar

HDP’nin kazananı hiç şüphesiz kadınlar. Kendilerinde çok emin devletin yok etmeye adeta yemin ettiği bir parti yine de onlara en güvenilir liman geliyor. Çünkü burada kadın olarak kendini ifade etmek ve kadın gözüyle kendini geliştirmek ve siyaset yapmanın önünde ciddi bir engel görmüyorlar. Bundan dolayı çok özgüvenli ve yaratıcılıklarını her fırsatta gözlemlemek mümkün. Başından beri kadınların içinde olduğu bir hareket olduğu için, bir nevi kendi  yarattıkları örgütlenmeye daha fazla sahipleniyorlar.

HDP’de politikaya soyunmuş her birey özellikle kadınlar feleğin çemberinden geçtiklerinin farkında. Her gün sayısı bile kolayca saptanmayacak göz altı ve tutuklanmalar yaşanıyor. Devletin bu bile isteyerek yaptığı yaptırımların karşısında HDP kitlesinin, fiziki anlamda çaresizliği onun kayıtsız kaldığı anlamına gelmez. Ruhen bunlar her HDP’li bireyde biriken bir öfke ve siyasal bir deneyim olarak kültürleştiğini unutulmamalı.

HDP içinde bulunduğumuz koşullarda elbette şimdilik bir zafer kazanma şansına sahip değil. Devlet ve medyanın oluşturmaya çalıştığı yenilmişlik duygusunun da doğru olmadığı da bir ayrı gerçek. 11 Şubat Pazar günü öğlen saatlerinde salona baktığınızda her bir HDP’linin yüzünde rahatça görünüyordu.

HDP artık bir siyasal gelenek

Sadece HDPli olmanın zindana girme, toplumdan tecrit edilme, evinden- işinden- aşından, hatta canından bile olmak riskini içerdiğini her HDP’li gayet iyi biliyor. Dolayısıyla her birey bu karanlık ve zalim süreci sabırla direnerek geçirmenin önemli olduğunun bilincinde. Bunun yakın bir gelecekte toplumsal ve siyasal bir ödülle taçlanacağının hissiyatı içinde insanlar, her cefayı çekmeyi kabullenmiş durumdalar. Kongrenin yoğun katılım ve coşkuyla geçmesi bunun en iyi ispatı oldu.

Kongrede orta yaşın baskın olduğunu söylemiştik. Bu bağlamda dindar ya da dinci politikacılarla HDP’nin seçim taktikleri yıllardan beri tartışılan bir konuydu. Pazar günü yapılan kongrede göze çarpan manzara bu konuda bazı ip uçları da verdi.

Tüm bu zor koşullarda, ihtiyar ninelerden, sakallı hacı amcalara, geleneksel melle kıyafetleriyle, ya da türbanlı kadınların hiç bir çekince görmeden kongrede yer bulmaları dikkat çekiciydi. Bu gerçeklik artık HDP’nin aracı ve istismarcı bölgesel dinci figürlere gerek duymaksızın dindar yığınlara kendisini kanıtladığını ve onların güvenini kazandığının bir göstergesi olduğunu söylemek mümkün. Bu arada konuştuklarımız içinde bir kesimin bir önceki dönemde AKP’ye oy verdiklerini de kaydetmek gerekir.

HDP’yi bitirmeye kilitlenmiş devlet, Kürd toplumunun sokağa çıkmasını engellediği konusunda başarılı olduğunu söylemek mümkün, ama bundan Kürdler olup bitenlere ilgisiz veya lakayt davrandığı sonucu çıkmaz. Bilakis devletin tutumuna yönelik karşı bir tutum olarak algılamak lazım. Çok fazla siyasal ve toplumsal deneyim geçirmiş, önemli badireler atlatmış Kürd halkı devletin “ufak bir isyan çıkar da seni toplu katletme imkanına erişeyim” provokasyonuna gelmek istemedi. Bunun yerine durumu sürece bırakarak pasif direnme metoduyla atlatmanın daha akıllıca olacağına hükmetti. Bu tercihini bir faktörü de elbette Rojava’da olup bitenlerdi.

Salonda en çok duyarlık gösterilen kişi Selahattin Demirtaş’tı ama en çok duyulan slogan kesinlikle “Biji berxedana Efrinê!”idi. (Yaşasın Afrin direnişi) kuzey Kürdlerin çevresinde olup bitenlere yönelik duyarsız olmadığını ve ne yaptığının gayet farkında olan bir toplum olduğunu gösteriyor. Buda Kürd hareketini HDP nezdinde görmemeye çalışmak devletiyle medyasıyla onu yok etmiyor, tersine onu daha güçlü ve yenilmez kılıyor.

Koşulların zorlamasıyla aday olmayan Selahattin Demirtaş HDP’lilerin kalbinde başkan olarak kalmaya devam edecek ama yeni eş başkanları da bağrına basacak siyasal olgunluğa sahip olduğunu kongrede net bir şekilde görünüyordu. Siyasal mücadeleyi egemenlere karşı hep zor şartlarda yürütmüş bir gelenek olan HDP; lider ve kişiler önemli olsa da, sadece onların üzerinden bir hareket olmayacağının, bilakis önemli olanın mücadelenin devam etmesi bilinciyle hareket ediyor. Pervin Buldan veya Sezai Temelli diğer partilerde sıkça rastlandığı gibi birden bire hariçten başa getirilen figürler değil, yıllarca parti içinde mücadele ederek şekillenmiş kişilikler. Özellikle Pervin Buldan’ın ortalama bir Kürt kadını olarak Kürd hareketinin yetiştirdiği “kırk gün kazanda kaynayarak” pişmiş bir siyaset insanı. Kongre konuşmasında düzgün hitabeti ve bütünlüklü bir bakışla kitlenin kalbini kazanmak anlamında yeni bir aşamaya geçmeyi başardığını söylemek mümkün.

Sezai Temmeli konuşmasını daha çok AKP’nin ekonomi politikasındaki rant, emek sömürüsü ve çıkmazlarını ele aldı. Buna yönelik nasıl bir siyaset izlenmesi gerektiği doğrultusunda büyük kentlerdeki emekçi yoksul yığınların örgütlenmesini işaret ediyor. Alışılmışın biraz ötesindeki bu yeni yaklaşımın parti içinde önümüzdeki dönemde yeni tartışmalar belki de bazı sıkıntılar yaratabileceğini düşünülebiliniz. Bu tutumu önceleyen bir eş başkan olarak konuyu ne kadar gündeme tutabileceğini kestirmek zor, çünkü sürekli gündemi Kürd sorunu bağlamında Kürd hareketine yönelik baskılar ve şu andaki  Afrin’e yönelik işgal savaşının gündemde kalacağı aşikar.

Kongre küçük ama önemli bir zaferle sona erdi ama HDP’nin önünde zorlu mücadele bitmiş değil.

Metal yorgunluğu AKP’de ve sistem partilerinde olması çok doğal, çünkü onların ki ham demir. Ateşte dövülen çelikte böyle bir yorgunluk olmaz,. Ateşte dövülmüş çelik her seferinde yeni mücadele için sertleşmiş ve parıldayan bir enerjiyle hazır hisseder.

 

Cemalettin EFE

Büyükada: 13.02.2018

 

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.