Aktüel Dünya

🇩🇪 Almanya Nereye Gidiyor? Sandıktan Çıkan Mesajlar ve Toplumsal Tehlikeler

2025 Almanya Federal Meclis seçimleri, sadece siyasi partilerin yarışını değil, toplumun ruh halini ve geleceğe dair kaygılarını da gözler önüne serdi. Sandıktan çıkan sonuçlar, sıradan bir vatandaş için bile “Almanya nereye gidiyor?” sorusunu sormayı gerektiriyor.

🗳️ Seçim Sonuçları: Kim Kazandı, Kim Kaybetti?

  • CDU/CSU (Hristiyan Demokratlar): %28,5 oyla birinci sırada. Merkez sağın lideri Friedrich Merz, yeni şansölye olmaya hazırlanıyor.
  • AfD (Almanya için Alternatif): %20,8 ile ikinci sıraya yükseldi. Bu, aşırı sağın bugüne kadarki en büyük başarısı.
  • SPD (Sosyal Demokratlar): %16,4 ile tarihinin en düşük oyunu aldı. Mevcut Başbakan Scholz büyük bir darbe yedi.
  • Yeşiller: %11,6 ile geriledi. Çevre politikaları halkın ilgisini kaybetmiş görünüyor.
  • Sol Parti (Die Linke): %8,8 ile oyunu artırdı ama hâlâ küçük bir aktör.
  • FDP ve BSW: %5 barajını aşamadı, meclis dışı kaldılar.

📊 Halkın Tepkisi: Oylar Ne Anlatıyor?

Bu sonuçlar, Almanya halkının üç temel mesaj verdiğini gösteriyor:

  1. Güvenlik ve istikrar arayışı: CDU/CSU’nun yükselişi, halkın merkez sağa dönerek ekonomik ve sosyal istikrar istediğini gösteriyor.
  2. Radikal değişim talebi: AfD’nin oylarını ikiye katlaması, özellikle doğu eyaletlerinde halkın sisteme olan güvenini kaybettiğini ve radikal çözümler aradığını gösteriyor.
  3. Solun parçalanması: SPD’nin çöküşü ve Yeşillerin gerilemesi, solun halkla bağını kaybettiğini ve net bir vizyon sunamadığını ortaya koyuyor.

⚠️ Toplumsal Evrim: Nereye Gidiyoruz?

Bu tablo, Almanya toplumunun üç farklı yöne çekildiğini gösteriyor:

Yönelim Belirtiler Olası Tehlikeler
Merkez sağa dönüş CDU/CSU’nun yükselişi Sosyal politikaların zayıflaması, göçmen haklarında gerileme
Aşırı sağın yükselişi AfD’nin ikinci parti olması Irkçılık, yabancı düşmanlığı, demokratik değerlerin aşınması
Solun çözülmesi SPD ve Yeşillerin gerilemesi Sosyal adaletin savunucusuz kalması, gençlerin siyasetten uzaklaşması

👥 Sıradan Vatandaş İçin Ne Anlama Geliyor?

  • Göçmenler ve azınlıklar: AfD’nin yükselişi, bu gruplar için daha zor bir siyasi iklim anlamına gelebilir.
  • Gençler: Yeşillerin gerilemesi, iklim ve eğitim gibi gençlerin önemsediği konuların geri plana itilmesine neden olabilir.
  • Emekçiler: SPD’nin çöküşü, işçi haklarının savunulmasında boşluk yaratabilir.

🧭 Sonuç: Demokrasi Alarm Veriyor

Almanya’da demokrasi hâlâ güçlü ama halkın kutuplaşması, radikal seslerin yükselmesi ve merkez siyasetin zayıflaması, uzun vadede toplumsal çatışmaları artırabilir. Bu seçim, sadece bir iktidar değişimi değil, bir uyarı sinyaliydi.

🇩🇪🇹🇷 Almanya ve Türkiye: Sandıkta İki Farklı Hikâye, Aynı Toplumsal Sinyaller

Almanya’da 2025 seçimleri, Türkiye’de ise 2023 genel seçimleri… İki ülke, iki farklı tarih, iki farklı sistem. Ama sandıktan çıkan mesajlar, toplumların benzer kaygılarla hareket ettiğini gösteriyor. Bu yazıda, Almanya ve Türkiye’deki son seçim sonuçlarını karşılaştırarak, halkın tepkileri üzerinden olası toplumsal tehlikeleri analiz ediyoruz.

🗳️ Seçim Sonuçları: Kim Ne Mesaj Verdi?

Ülke Merkez Sağ Aşırı Sağ Sol Katılım
Almanya (2025) CDU/CSU %28,5 AfD %20,8 SPD %16,4 / Die Linke %8,8 %76
Türkiye (2023) AKP %35,6 / MHP %10 Yeniden Refah %2,8 / Zafer Partisi %2,2 CHP %25,3 / HDP (Yeşil Sol) %8,8 %87

Almanya’da merkez sağ güçlenirken, aşırı sağ AfD ikinci parti oldu. Sol ise parçalandı.
Türkiye’de iktidar bloğu gücünü korurken, muhalefet bloğu (CHP-HDP) genişledi ama iktidarı alamadı. Aşırı sağ (Zafer Partisi) dikkat çekici bir çıkış yaptı.

📊 Toplum Ne Diyor?

Her iki ülkede de halkın sandıkta verdiği mesajlar benzer:

  • Güvenlik ve istikrar arayışı: Almanya’da CDU/CSU, Türkiye’de AKP-MHP hâlâ güçlü.
  • Radikal değişim talebi: AfD ve Zafer Partisi gibi aşırı sağ partiler yükseliyor.
  • Solun zayıflığı: SPD ve CHP, halkın somut sorunlarına yeterince çözüm sunamıyor.

⚠️ Ortak Tehlikeler: Demokrasi ve Toplumsal Barış

Tehlike Almanya’da Belirtiler Türkiye’de Belirtiler
Aşırı sağın normalleşmesi AfD’nin ikinci parti olması Zafer Partisi’nin göçmen karşıtı söylemleri
Solun parçalanması SPD ve Yeşillerin gerilemesi CHP-HDP ittifakının zayıf koordinasyonu
Kutuplaşma Doğu-Batı Almanya farkı Seküler-dindar, Türk-Kürt ayrışması
Gençlerin siyasetten uzaklaşması Yeşillerin düşüşü Genç seçmenin sandıktan uzaklaşması

🧠 Teorik Bakış: Gramsci ve Hegemonya Krizi

Gramsci’ye göre hegemonya, sadece iktidarın değil, toplumun rızasının da yönetilmesidir. Almanya’da AfD’nin yükselişi, hegemonik rızanın kırıldığını gösteriyor. Türkiye’de ise iktidar hâlâ hegemonik ama muhalefet alternatif bir rıza üretmekte zorlanıyor.

Laclau ve Mouffe’nin “popülist mantık” teorisine göre, halkın talepleri bir “biz” ve “onlar” ayrımıyla temsil edilir. AfD ve Zafer Partisi, bu ayrımı keskinleştirerek popülist zemini güçlendiriyor. Sol ise bu zemini doldurmakta yetersiz kalıyor.

👥 Sıradan Vatandaş İçin Ne Anlama Geliyor?

  • Göçmenler: Her iki ülkede de göçmen karşıtı söylemler artıyor. Bu, toplumsal dışlanma riskini büyütüyor.
  • Gençler: Umutsuzluk ve siyasetten uzaklaşma, gelecekte demokratik katılımı zayıflatabilir.
  • Emekçiler: Solun zayıflaması, işçi haklarının savunulmasında boşluk yaratıyor.

🧭 Sonuç: İki Ülke, Ortak Sınav

Almanya ve Türkiye, farklı sistemlere sahip olsa da benzer toplumsal sinyaller veriyor: kutuplaşma, aşırı sağın yükselişi, solun çözülmesi. Bu tablo, demokratik değerlerin ve toplumsal barışın korunması için yeni bir siyasal tahayyül gerektiriyor

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu