Aktüel Dünya

‘Hükümetten kıyafetlerin kapanması yönünde talep var’

Anadolu Ateşi Dans Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, hükümet kanadından dansçıların kıyafetlerinin kapanması yönünde talep olduğunu söyledi. Seyircinin kendilerini böyle kabul ettiklerini belirten Erdoğan, “Öyle bir şey yaparsak bizim sanatçı kimliğimizde de muhalif kimliğimizde de taviz vermek diye bir şey yok. Sanatçı, devletten bağımsız iş yapan adama denir” ifadelerini kullandı.

Hürriyet’ten İpek İzci’ye konuşan Erdoğan, bazı sorulara şu yanıtları verdi:

– Bu yıl ‘Anadolu Ateşi’ ve ‘Troya’da değişiklik mi yapıyorsunuz?

Evet, bundan sonra ikisinde de 200’ün üzerinde dansçıyla sahne alacağız. Yeni müzikler, yeni kostümler, yeni koreografiler ve yeni danslar var. İkisi de birer klasik ama deneyim kazandıkça bunu eserimize de yansıtmak istiyoruz. Geçen yıl ‘Anadolu Ateşi’ni izleyen bir seyirci, bu sefer yeni bir gösteri izlemiş olacak. Toplum değiştikçe biz de ayak uyduruyoruz. Ama çizgimizden taviz vermeden, çağdaş yüzümüzü değiştirmeden.

“2018 yılı UNESCO tarafından Troya yılı ilan edildi. ‘Troya’ için 25 gösterilik bir turne yapacağız. Bir de ‘Eden’ (Cennet) isminde, mülteci dramına değinen bir gösteri hazırlıyoruz. Birleşmiş Milletler’in desteklediği bu projenin hem Türkiye hem dünya turnesi olacak. Bu aynı zamanda bir entegrasyon projesi. Buradaki mülteci kardeşlerimizle sahne alacağız, onları eğiteceğiz. Meslektaşımız olan bir sürü insan şu anda mülteci kamplarında veya sokaklarda yaşıyor. Onları yeniden sanata kazandırmayı hedefliyoruz.”

– Değişime ayak uydurmak demişken, kıyafetler kapandı mı mesela?

Hayır ama öyle bir talep oluyor yer yer.

– Seyirciden mi?

Yok, genellikle hükümet kanadından olur öyle şeyler. Seyirci bizi kabul etmiş ve bu haliyle benimsiyor, seviyor. Kaldı ki öyle bir şey yaparsak bizim sanatçı kimliğimizde de, muhalif kimliğimizde de taviz vermek diye bir şey yok. Sanatçı, devletten bağımsız iş yapan adama denir.

– “Biz bir Türkiye dansı istiyoruz” demişsiniz, nasıl bir şey Türkiye dansı?

Yaşar Kemal’in, Server Tanilli’nin dediği gibi Anadolu binbir renkli bir çiçek bahçesi. Bir tanesini koparırsanız, diğerleri de solar. Türkiye dansı da işte bu birlikteliğin dansı, bütün renkleri içeren bir dans. İspanyollar için flamenko, Yunanlar için sirtaki barizdir. Biz o kadar zenginiz ki, tek bir dansla değil, hepsinin senteziyle Türkiye dansına ulaşabiliyoruz.

– ‘Anadolu Ateşi’ni “Medeniyetler buluşması” diye tarif ediyorsunuz. Bu söz bugün bizi temsil ediyor mu?

Türkiye maalesef kendi içinde ciddi bir sorun yaşıyor. Kutuplaşma var, ülke yüzde 50-50 ayrıldı. Bu, acilen önüne geçilmesi gereken bir durum. Sanat da işte tam bu noktada gerekli. İslamcı kesim de bizim seyircimiz, laik kesim de, ateistler de… Köprüyü ancak böyle birleştirici unsurlarla kurabiliriz. Biz ne şucuyuz, ne bu. Bir sahnede oryantal dansı var, bir sahnede semazenler… Bizim sahne üzerinde verdiğimiz mesaj, en doğrusu. ‘Anadolu Ateşi’ iyi izlenir, iyi algılanırsa dünyanın her yerinde başarılı olmasının nedeni bir kez daha anlaşılır. Ayrıca dansın ilkokuldan itibaren zorunlu ders olarak verilmesi gerekiyor.

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.