ŞİİRE GÖNÜL VE ÖMÜR VERMEDİKÇE… ŞİİR NE ETSİN SENİN YOLDAŞLIĞINI
Şiir herkesi kendine yoldaş, arkadaş bellemez.
Şiir acı çekmeyi, hüznü, ıstırabı, gözyaşını, ölüm ve yaşamı… Sevmeyi, sevilmeyi, aşkı ve mutluluğu, ayrılığı, kavuşmayı… Ağaçları ve kuşları, çiçekleri, böcekleri, dağları ve denizleri… Ve gökyüzünü, bulutları, yağan yağmuru, karı, doluyu… Memleket hallerini… Savaşları, barışları… İnsanın ve doğanın hemen her halini ve her tondan rengini konu etmeyi sever ve fakat kendine mızmızlanıp duran, şiirin altına elini, dilini ve yüreğini koymayanları ve hele hele tembel tembel oturup da ilham bekleyenleri asla sevmez…
Harika… Muhteşem… Kusursuz… Eşsiz güzelliğini, şahaneliğini ve mükemmelliğini ne etsin şiir senin; yaşadığın duyguları -mutlu, mutsuz, umutlu, umutsuz tüm duygularını- yürek dilinden şiirin kulağına bir rüzgâr gibi üfleyip de fısıldamadıkça… Sıra dışı yepyeni bir dil ve muhteşem bir sesle şiiri derin uykusundan sarsıp da uyandırmadıkça… Şiirin göğsüne başını yaslayıp da içini dökmedikçe… Şiirle yalansız ve dolansız, riyasız ve şatafatsız hakiki ve sağlam bir ilişki kurmadıkça… Şiire samimi, içten, doğru ve yalın davranmadıkça… Dünyada yaşananları ve yaşadıklarını devletin baskı mekanizmaları ve yasalarının izninden ve süzgecinden değil, aklın ve yüreğinin, dilin ve şiirin süzgecinden geçirmedikçe… Şiirler inşa ederken dilin, sözün, sesin ve mısraların bütün güzelliğini büyük bir cesaret ve zarafetle ortalığa döküp saçmadıkça… Zülfü yâre dokunmadıkça… Zulme karşı mazlumların yanında şiirsel, dirençli ve dik başlı bir tavır koymadıkça… Yozlaşmaya, sahteliğe, parçalanma ve metalaşmaya, aldanışa ve aldatmaya, hiçliğe ve çirkinliğe karşı durmadıkça… İnsanı, insanın kardeşliğini, eşitliğini, özgürlüğünü ve barışını savunmadıkça… Şiire dil, söz, ses ve nefes olmadıkça… Sevgiye ve aşka inanmadıkça… Şiire gönül ve ömür, el ve emek vermedikçe… “iyi günde kötü günde” şiirle bir ömür yaşamayı kabul etmedikçe…
Şiir ne etsin senin yoldaşlığını…
23 Mart 2021/ Savaş Karaduman