Aktüel Dünya

Kırık Saat ve kırılan kalpler

BİRCAN DEĞİRMENCİ

“İnsanlığın bu ortak mekanında operasyon, silah, çatışma istemiyoruz…” Beyaz perdeye yansıyan görüntüde, elinde “Ayağımdan vurdular” adlı dövizle basına açıklama yapan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin son sözleri bunlar. Sözünü ettiğimiz görüntü ise 28 Kasım 2015’te faili meçhul cinayete kurban giden Elçi’nin yaşamını konu alan Kırık Saat belgeselinde yer alıyor.

Sözlerin ardından sevenlerinin hıncahınç doldurduğu ve çoğunun ayakta izlediği Cegerxwin Kültür Merkezi’nde bu ilk karenin ardından alkışlar yükseliyor. Daha sonra eşi, ağabeyi, teyzesi ve çalışma arkadaşlarının ağzından Tahir Elçi anlatılıyor. Onunla olan anılarını kimi zaman gülerek kimi zamansa gözyaşlarını tutamayarak anlatıyorlar.

Ağabeyi onun nasıl zor şartlarda eğitimine devam ettiğini, teyzesi fakir fukaraya, yetimlere nasıl kol kanat gerdiğini, avukat arkadaşları her türlü siyasete eşit mesafede durduğunu, hukukçu kimliğiyle hiçbir taraftan çekinmeden hayatını hak savunuculuğuna adadığının anlatıyorlar. Doğup büyüdüğü Cizre’de inceleme yaparken patlamamış bir bombaya basarak elini ve ayağını kaybeden Yusuf’un tedavi masraflarını karşıladığı anlatılıyor.

Tıpkı Hrant Dink’e yapılanlar gibi

“Halklar arasında kurulacak köprünün temelinde silah yerine fikirlerin öne çıkması son derece önemlidir” sözleriyle gözüküyor Tahir Elçi. Ardından bir TV programındaki tartışma sırasında ifade ettiği sözler nedeniyle yapılan linç girişimi geliyor perdeye. Tıpkı sonu sürgünde ölümle sonuçlanan Ahmet Kaya’ya, güvercin tedirginliği yaşatılan Hrant Dink’e yapılanlar gibi. Film ne kadar da tanıdık…

Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Elçi’nin çok sevdiği Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare’nin ayaklarından vurulduğu haberinin yüreğini nasıl yaktığı ve buna ilişkin basın açıklaması yapmak istediğini avukat arkadaşı şöyle anlatıyor: “Çatışmaların devam ettiği Sur’da bunun riskli olduğunu söylediğimde ‘Öleceksem de Dört Ayaklı Minare’nin altında öleyim’ diye sözler döküldü ağzından, ölümünü hissetmişçesine…”

Basın açıklamasından sonraki çatışma anı ve nice faili meçhul cinayette olduğu gibi halen faillerin bulunamaması, delilerin karartılmaya çalışılması görüntü ve anlatımlarla geliyor perdeye.

Salonda nefesler tutuluyor…

Kendisinin faili belli olarak tanımladığı faili meçhul cinayetlerin peşinden koşarken onun da faili meçhul bir cinayete kurban gittiği gözüküyor. Ve cenaze törenindeki görüntüler perdeye gelirken, Türkan Elçi’nin yazdığı “Kırık Saat” şiiri Halil Ergün’ün seslendirmesiyle şöyle duyuluyor:

Senden sonra ölümün kırık bir kol saati olarak önümüze geldi. 

Daha önce defalarca takılıp çıkarılmış, kolunun sıcaklığını bir daha hissedemeyeceğim kırık bir kol saati.

Saati avuçladım

Ölümün karşısında direnmiş, dört saat sonra durmuş bir saat.

Yelkovan bir yere kaymış, akrep bir yana

Senden sonra her gece Sur’un ışıksız pencerelerine koştum. 

Salondan kesik kesik hıçkırık sesleri geliyor kulağa… 

Film bittiğinde tıpkı cenazesinde olduğu gibi sessizlik hakim oluyor salona; kırılmış kalpleriyle öylece kalakalıyor. Kimse yerinden kıpırdayamıyor bir süre. Zaman duruyor sanki. Tahir Elçi’nin vurulduktan dört saat sonra duran kırık saatindeki gibi.

Bu dönemin Vedat Aydın’ı

Belgeseli Sinem Babul ile birlikte yöneten Rabia Çetin, görüştükleri birçok kişinin Elçi’yi kaybettikten sonra Kürt kentlerinde olayların bitmek bilmediği ve barış kelimesinin artık kolay kolay telaffuz edilmediğini söylediğini anımsatarak “Elçi’yi kaybettikten sonra saat durdu, zaman durdu ve her şey değişti. Buradan yola çıkarak belgesele ‘Kırık Saat’ ismini verdik” diyor.

Cenaze törenindeki tanıklıklarından çok etkilendiğini anlatan Çetin, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Cenazede herkesin şöyle bir söylemi vardı. Bu bizim dönemin Vedat Aydın’ı diyorlardı. Ben çok etkilenmiştim o anda yaşananlardan ve onu unutturmamak adına bir şey yapmak istiyordum.”

Elçi’yi kaybettikten bir ay sonra filmi yapmaya karar verdiklerini ancak 2016 Nisan ayında başladıklarını söyleyen Çetin, “Sıcağı sıcağına buna karar vermek deli cesaretiydi. Gidiş-gelişlerle birlikte yaklaşık bir yıl sürdü çekimleri. O sırada darbe girişimi yaşandığı için aksadı. 6 ay da son kurgu sürecini tamamladık” diyor.

Kırık Saat belgeseli Diyarbakır’ın ardından önümüzdeki süreçte Ankara, İzmir ve İstanbul’da da gösterilecek.

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu