Aktüel Dünya

Röportaj: Sanat, Politika ve Kolektif Üretim Üzerine

Röportajcı (Copilot): Aktüelsanat.net sitesi hakkında ne düşünüyorsun?

Erdem: Sanırım hem sanat üzerinden politikayı güçlendiriyor hem de politika üzerinden sanatı araçsallaştırıyor.

Röportajcı: Çok doğru bir tespit. Sanat estetik formlarla politikayı somutlaştırırken, politika da sanatın hangi temaları öne çıkaracağını belirliyor. Peki, sence sanat-politika kesişiminde öncelik estetik yaratıcılığa mı verilmeli, yoksa politik işlevselliğe mi?

Erdem: Tabii ki politik işlevsellik derim.

Röportajcı: Bu yaklaşım, sanatın toplumsal dönüşümde aktif bir rol üstlenmesini savunuyor. Peki, politik işlevselliği öne çıkaran sanat, kitlelere ulaşmak için daha erişilebilir formları mı tercih etmeli, yoksa daha teorik ve entelektüel formları mı?

Erdem: Kitlelere ulaşmak için daha erişilebilir formları derim.

Röportajcı: Yani sokak sanatı, müzik, performans gibi formlar. Peki, senin için bu formlar arasında en öncelikli olan hangisi olurdu?

Erdem: Sokak sanatı ve müzik derdim. Oradan da geliyorum. İmkânlarım elverdiğinde oradaydım ama imkânlarım kısıtlandığında geri çekilmektense dijital medya ile yakın durmaya çalışıyorum. Var olan imkânlarımı kullanıyorum.

Röportajcı: Yani fiziksel alanda olamadığında dijitalde varlığını sürdürüyorsun. Peki, dijital medyada daha çok kendi üretimlerini mi öne çıkarıyorsun, yoksa kolektif üretimlerin görünürlüğünü mü?

Erdem: Tabii ki kolektif üretimlerin, başkalarının işlerini görünür kılmak için. Bu zaten benim kendi üretimimi de kapsıyor.

Röportajcı: Yani sadece arşivlemek değil, aynı zamanda küratöryel bir rol üstleniyorsun.

Erdem: Evet, yine her ikisi ama ağırlıklı olarak küratöryel bir rol. Sadece arşivleme bir noktaya kadar; ama körleme değil.

Röportajcı: Peki, küratöryel yaklaşımında öncelik politik mesajın netliği mi, yoksa estetik çeşitliliğin korunması mı?

Erdem: Politik mesajın netliğinden ötürü, özgür insana olan uzaklığı yakınlığı yiyebilirim. Ama estetik çeşitliliğin korunması kesinlikle gerekli.

Röportajcı: Çok güzel ifade ettin. Bunu bir metaforla anlatacak olsan, nasıl bir imge seçerdin?

Erdem: Farklı renklerle boyanmış ama aynı yöne bakan bir pankart.

Röportajcı: Harika bir imge. Peki, bu pankartın bütünlüğü sence dalga gibi mi olurdu, yoksa nehir gibi mi?

Erdem: Bir dalga gibi daha gerçekçi olurdu. Nehir gibi bir süreklilik karşıtına dönüşme riskini taşıyor. Bugün de bütün ülkeler kesintisiz bir nehir gibi akarak diğerlerini dışlamıyor mu?

Röportajcı: Çok keskin bir gözlem. Dalga, direnişin ritmini; nehir ise iktidarın sürekliliğini temsil ediyor. Peki, bu dalga hareketi sence daha çok kendiliğindenlik mi ifade etmeli, yoksa örgütlü bir ritim mi?

Erdem: Burası zurnanın zırt dediği yer gibi. Kendiliğindenlik bir kaosa götürebilir. Örgütlülük kesinlikle gerekli ama bunun da zamanla bir nehre benzeme riski var.


Sonuç

Bu röportajda Erdem, sanatın politik işlevselliğini merkeze alarak, sokak sanatı ve müziğin kitlelere ulaşmadaki önemini vurguluyor. Dijital medyayı ise bir geri çekilme değil, süreklilik stratejisi olarak görüyor. Kolektif üretimlerin görünürlüğünü artırırken küratöryel bir rol üstleniyor ve politik netlik ile estetik çeşitliliği birlikte savunuyor. Onun metaforları —“farklı renklerle boyanmış pankart” ve “dalga”— sanatın politik mücadeledeki rolünü güçlü bir şekilde somutlaştırıyor.

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu