Aktüel Yorum

NATO’suz Türkiye!

İngiltere 19. yüzyılda İngiltere Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü korumak için yoğun bir çaba içerisinde olmuştur. Tabi kimse o yıllarda İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ni korumaya çalışmasını herhangi bir mistik sebeple izah etmeye çalışmamıştır.

İngiltere’nin bu tutumunun çok açık anlaşılır bir nedeni vardı: “19. yüzyılda Ortadoğu hem sahip olduğu enerji kaynakları, hem de İngiltere’nin Hindistan’daki sömürgelere ulaşım açısından önemli olduğu için İngiltere bu bölgede başta Rusya olmak üzere başka ülkelerin etkili olmasını engellemek istiyordu.

İngiltere bu noktada Osmanlı Devleti’ni uzun bir süre Rusya ve Avusturya/Macaristan imparatorluklarına karşı korumuş, her anlamda destek olmuştur. Çünkü bu bölgede Osmanlı Devleti’nin zayıflaması inisiyatifin Rusya veya Avusturya/Macaristan İmparatorluğu’na geçmesi anlamına gelecekti.

Bu ise İngiltere açısından kabul edilemez bir şeydi; bundan dolayı 19. yüzyılın sonlarına kadar İngiltere Osmanlı İmparatorluğu’nu koruma siyasetini sürdürmüştür. Fakat her şeye rağmen İngiltere yüzyılın sonunda ne yaparsa yapsın Osmanlı’yı bir arada tutma olanağı olmadığını gördü.

Türk tarihinde 93 harbi olarak geçen 1877 ve 1878 yıllarında Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanan savaş çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu savaş sonrası Osmanlı’nın dağılıp parçalanması artık kaçınılmaz hale gelmişti.

Savaş boyunca bütün cephelerde yenilen Osmanlılar, Rusların İstanbul’a kadar gelmesini engelleyememişler ve Ayestefanos Anlaşması’nı imzalamak zorunda kalmışlardı. Bu anlaşma sonucunda Osmanlı Devleti Balkanlarda sahip olduğu toprakların neredeyse tamamını ve Kafkaslarda ise; Kars, Ardahan, Batum, Artvin, Doğubeyazıt ve Eleşkirt’i Rusya’ya bırakmak zorunda kalmıştı.

Bu noktada yeniden İngiltere devreye girerek Kıbrıs’ın kendine verilmesi koşuluyla Berlin Anlaşması’nın yapılmasını sağlamıştır. Bu anlaşma oldukça sert olan Ayestefanos Anlaşması’nda belirtilen koşulların biraz daha Osmanlı lehine yumuşamasını sağlamıştır.
Fakat artık İngiltere için Osmanlı Devleti’nin ayakta tutulması siyaseti sürdürülemezdi; Osmanlı bir biçimde dağılacaktı. Bu noktada İngiltere tam aksi noktada bir tutum içerisine girdi ve bizzat kendisi Osmanlı’nın parçalanma siyasetini geri dönüşsüz bir biçimde başlattı.

Böylece hem Hindistan’daki sömürgelere giden güzergâh güvenceye alınmış olacak; hem de enerji kaynakları üzerinde doğrudan kontrol sağlanacaktı.

Bütün bunlar bizim için şunun için önemli; uluslararası politikada duygusallığa yer yoktur; temel belirleyici olan çıkarlar ve güç ilişkileridir. Bunun en iyi örneğini tarihte Osmanlı Devleti ve İngiltere ilişkilerinde görüyoruz.

Uzun bir süre Osmanlı Devleti’ni ayakta tutmak için çaba harcayan İngiltere koşullar değişince bizzat kendisi Osmanlı Devleti’ni tarih sahnesinden silmek için inisiyatif almaktan çekinmemiştir.

Bu bilgi bize sadece tarihi daha doğru anlamamız için değil; günümüzü de anlamamız ve doğru bir politik duruş ortaya koyabilmemiz için gereklidir.

Genel anlamda Türkiye/NATO, daha özel anlamda ise Türkiye/ABD ilişkileri günümüzde bu noktaya doğru savrulma sürecine girmiş gibi gözüküyor.

NATO ve özel olarak ABD soğuk savaş boyunca Sovyetler Birliği’nin etki alanının genişlemesini durdurmak için Türkiye Cumhuriyeti’ni askeri ve siyasi olarak desteklemişlerdir.

Fakat günümüzde koşullar değişmiş gibi gözüküyor, hem NATO çevreleri hem de Türkiye tarafı mevcut ilişkiden hoşnut değil!

Temel sorun NATO ve Türkiye’nin gelecek planlamalarının birbiri ile çatışması; Türkiye’nin NATO’nun yeni dönemde saldırgan taraf olarak tanımladığı; Rusya, İran ve Çin ile ilişkileri, Ortadoğu’da çetelerle girdiği kirli ilişkiler ve ülkesine sığınmış göçmenleri AB ülkelerine karşı bir tehdit olarak kullanması, komşularına karşı saldırgan tutumu ilişkileri her geçen gün daha fazla germektedir.

İsveç ve Norveç’in NATO üyeliğini veto eden Türkiye’nin bir süre sonra kendisinin NATO’dan atılması söz konusu olursa buna şaşırmamak gerekir. Bir süre sonra ABD ve AB ülkeleri kademeli olarak Türkiye ile aralarına mesafe koyma siyasetini hızlandırabilirler.

Eğer Türkiye’yi yönetenler akıllarını başlarına almazlarsa Türkiye bir süre sonra iç istikrarını ve çokça dillerinden düşürmedikleri toprak bütünlüğünü koruyamaz hale gelir ve tarih bir kez daha çok kanlı bir biçimde tekerrür eder!

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.