Aktüel Dünya

Kübalı doktorlar Nobel Barış Ödülü’nü neden hak ediyor? – Vijay Prashad

Beş sene önce, Batı Afrika’daki ebola salgınını durdurmak için çalışmış Kübalı doktor Dr. Félix Báez’in hikâyesini okumuştum. Félix Báez, ilk kez 1976 yılında tespit edilen hastalığın, 2014 yılında korkunç bir salgına dönüşmesi üzerine hastalık ile savaşmak için Sierra Leone’ye giden Uluslararası Henry Reeve Tıp Tugayı’nın 165 Kübalı doktorundan biriydi. Orada geçirdiği zaman sırasında Dr. Báez ebolaya yakalanmıştı.

Dünya Sağlık Örgütü ve Küba devleti, Dr. Báez’i acilen, Hôpitaux Universitaires de Genève’de tedavi göreceği Cenevre’ye nakletti. Orada hastalıkla mücadele etti ve aldığı harika bakım sayesinde Ebola geriledi. Uçakla Küba’ya gönderildi. Havana Havalimanı’nda eşi Vania Ferrer, oğulları Alejandro ve Félix Luis ile Küba Sağlık Bakanı Roberto Morales tarafından karşılandı.

Bir tıp öğrencisi olan Alejandro, Cubasí web sitesinde “Küba seni bekliyor” diye yazmıştı. Liberya’da ebola ile savaşan diğer Kübalı doktorlar da Dr. Báez’i alkışladı. Facebook’ta “Cuba Is With Félix Báez” [Küba Félix Baez’in Yanında] isimli bir sayfa açılırken, diğer sosyal medya mecralarında #FélixContigo (#SeninleyizFelix) ve #FuerzaFélix (#DayanFelix) etiketleri yaygınlaştı.

Dr. Báez yavaş yavaş iyileşti ve ardından, mucizevi bir şekilde, Ebola ile savaşmaya devam etmek için Batı Afrika’ya dönmeye karar verdi.

Kübalı doktorların Nobel Barış Ödülü ile onurlandırılmasını talep eden uluslararası bir kampanya olmasına şaşmamalı. Küba’nın çalışmasının bu yönü, bakım çalışması yoluyla sosyalist uluslararası dayanışma projesi için çok önemlidir.

Doktorlara karşı ABD kampanyası

Dr. Báez Batı Afrika’ya döndüğünde, Liberya’daki meslektaşı Dr. Ronald Hernández Torres, Facebook’ta şöyle yazdı: “Biz burada kendi kararımızla bulunuyoruz ve yalnızca ebola, Batı Afrika ve dünya için bir sağlık sorunu olmaktan çıktığında geri döneceğiz.” Bu önemli bir açıklama ve Küba’nın enternasyonalizmine karşı ABD’nin yürüttüğü saldırgan kampanyaya karşı bir tepkidir.

ABD Kongre Araştırma Servisi, “Haziran 2019’da (ABD) Dışişleri Bakanlığı, İnsan Ticareti Raporu’nda”, diğer nedenlerin yanı sıra, “yabancı ülkelerdeki tıbbi misyonlarda zorla çalıştırmayı ele almak için harekete geçmemesi nedeniyle Küba’yı Kademe 3’e düşürmüştürraporunu yayımladı. Bu politika, ABD’nin müttefik ülkelerine karşı uyguladığı Kübalı memurları sınır dışı etme baskısıyla birlikte geldi.

Çarpıcı bir şekilde, BM İnsan Hakları Konseyi -Washington’ın baskısı altında- Kübalı doktorlar hakkında soruşturma yürüteceğini duyurdu. Urmila Bhoola (BM çağdaş kölelik biçimleri özel raportörü) ve Maria Grazia Giammarinaro (BM insan kaçakçılığı özel raportörü), Kasım 2019’da Küba devletine bir mektup yazdı. Mektupta, Kübalı doktorların zorla çalıştırılmadan dolayı acı içinde oldukları gibi büyük iddialar vardı ancak mektupta delil yoktu. Endişe beyanları bile adli olmaktan ziyade açıkça ideolojik görünüyordu.

2020 başlarında ABD hükümeti, Küba’nın tıbbi misyon programının meşruiyetini ortadan kaldırmak için gösterdiği çabaları yoğunlaştırdı. 12 Ocak 2020’de, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo “Ev sahipliği yapan ülkelere, bu programlardaki insan hakları ihlallerini kolaylaştıran Castro rejimiyle yaptıkları sözleşmeye dayalı anlaşmaları sona erdirmeleri için çağrıda bulunuyoruz” diye tweet attı.

Brezilya, Bolivya ve Ekvador hükümetleri gibi Latin Amerika’daki ABD müttefikleri Kübalı tıbbi misyon ekiplerini ülkelerinden kovdular. COVID-19 pandemisi Latin Amerika boyunca yayılırken, bu, bu ülkeler için felaket bir karar haline gelecektir.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne ABD Dışişleri yön veriyor

Temmuz 2020’de, New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (İHİÖ), Küba devletini “sınır ötesinde çalışan doktorlar için baskıcı yasalar” formüle etmekle suçlayan bir belge yayımladı. Belgede, 2010 yılında kabul edilen, Kübalı doktorlara kendilerini ağırlayan ülkelerin yasalarına saygı duymalarını ve halkın tıbbi ihtiyaçlarını karşılamalarını gerektiren sorumluluklarını aşmamaları gibi ilkeleri içeren mesleki ahlak kuralları metni “Karar 168”e odaklanılıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü delil olarak yalnızca bu kararı -ve diğer düzenlemeleri- sunuyor; bunun, bu düzenlemelerin uygulandığına dair bir delil teşkil etmeyeceğini kabul ediyor: “İnsan Hakları İzleme Örgütü, Kübalı sağlık çalışanlarının kuralları ve yasaları çiğneyip çiğnemediğini ya da Küba hükümetinin onlara karşı cezai yaptırım ya da disiplin yaptırımında bulunup bulunmadığını tespit edemedi.” Bir insan hakları örgütünün, çok az kanıtla, insanların yaşam standartlarını yükselttiği yaygın olarak kabul edilen bir programa saldırmak için bu kadar zaman harcamış olması şaşırtıcıdır.

“Nobel Barış Ödülü Kübalı Doktorlara” grubunun organizasyon komitesi, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne iğneleyeci bir çürütmeyle yanıt verdi. İHİÖ’nün raporunun, ABD hükümetinin Kübalı doktorlara rüşvet vererek ABD’ye iltica ettirme ve USAID’nin (ABD Ulusal Kalkınma Ajansı) milyonlarca dolar harcama yaparak Küba sağlık programına karşı dezenformasyon yaratma yönündeki girişimleri de dahil olmak üzere, ABD’nin Küba sağlık programına yönelik saldırılarından hiç bahsetmediğini işaret etti.

Daha da berbatı, İHİÖ’nün raporu, Küba Sağlık Bakanlığı ile sağlık çalışanları arasındaki bir diyalogun transkripti de dahil olmak üzere, sunulan delilleri yanlış değerlendiriyor. İHİÖ raporu, Küba karşıtı bir aktivistin liderlik ettiği İspanya merkezli bir sivil toplum örgütü olan “Tutsak Savunucuları”nın bir metnini gerçek olgu olarak kullanıyor; çok tartışmalı olan bu kaynağın siyasal görüşlerinden bahsetmiyor.

İHİÖ raporu, bir insan hakları kuruluşunun saygın bir açıklamasından çok, Küba’nın sağlık misyonu programını batırmak için yakın zamanda bir tasarı hazırlayan üç cumhuriyetçi senatörden -Ted Cruz, Marco Rubio ve Rick Scott- gelen bir basın açıklamasına benziyor.

Her şeye rağmen ısrarcılar

Nisan 2020’de yayımlanan bir çalışmada, Instituto de Comunicação e Informação Científica e Tecnológica em Saúde (Sağlıkta Bilimsel ve Teknolojik Bilgi İletişim Enstitüsü), Brezilya’daki Kübalı doktorların Mais Médicos [Daha Fazla Doktor] programının halkın sağlık göstergelerini olumlu yönde geliştirdiğini, uzak bölgelere -çoğuna ilk kez- sağlık hizmeti götürülmesini sağladığını tespit etti.

Brezilya İşçi Partisi’nden Alexandre Padillha, Dilma Rousseff başkanlığındaki hükümette sağlık bakanı ve Mais Médicos programının yaratan ekibin bir üyesiydi. Padillha, Kübalı doktorlar ülkeden çıkarıldıktan sonra, çalışma yürüttükleri yerli topluluklarda bebek ölümlerinde ve zatürree vakalarında artış olduğunu ve bunun COVID-19 salgını sırasında bir felakete dönüştüğünü söyledi.

Başkan Jair Bolsonaro Aralık 2019’da ülkeden kovduğu Kübalı doktorların, Haziran 2020’de Brezilya’da tekrar çalışmalarını rica etti; Brezilya’nın COVID-19 virüsüne verdiği felaket tepkinin telafi edilebilmesi için onlara ihtiyaç duyuluyordu. USAID tarafından Brezilya’ya Kübalı doktorlara kovduğu için verilen para bile yeterli olmadı, Bolsonaro Kübalı doktorların Brezilya’da kalmasını istedi.

Kübalı doktorlar kurtarıyor

Kübalı sağlık çalışanları, COVID-19 enfeksiyon zincirini kırmak için kendi sağlıklarını tehlikeye atıyor. Kübalı bilim insanları, hastalıkla mücadelede yardımcı olması için -interforon alpha 2b gibi- ilaçlar geliştirdi. Şimdi de Kübalı bilim insanları ürettikleri aşıların deneme aşamasında olduklarını duyurdu; bu aşı özel mülkiyet olarak işlem görmeyecek ve tüm dünya halklarıyla paylaşılacak. Bu, Küba sağlık enternasyonalizminin sadakatidir.

21 Ağustos’ta, Küba Komünist Partisi Genel Sekreteri Raúl Castro, Küba Kadın Federasyonu’nun (FMC) 60. kuruluş yıldönümü etkinliğinde konuştu. Castro toplantıda, Henry Reeve Tugayı’ndaki sağlık çalışanlarının %61’inin kadın olduğundan, 1960 yılında Küba sağlık enternasyonalizminin başlamasından itibaren 400 binden fazla sağlık çalışanının 40’tan fazla ülkede çalıştığından bahsetti. Bu sağlık çalışanları, tıbbi bakımın ve enternasyonalizmin ikiz görevler olduğuna inanırlar; bu onların bir enternasyonalist ve bir doktor olan Che Guevara’nın öğretilerinden aldıkları bir derstir.

Bu, Nobel Barış Ödülü’nün kime gideceğine karar veren Oslo, Norveç’te öğrenilmesi gereken bir derstir.

Bu makale, Bağımsız Medya Enstitüsü’nün bir projesi olan Globetrotter tarafından üretilmiştir.

[MRonline’daki İngilizce orijinalinden Furkan Bircan tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.