Aktüel DünyaAktüel Yorum

“Kendi bokunda boğulmak “

 

Türkçe’de ” kendi bilinçli hatalarının sonucunda hezimete uğramak, sonuçlarına katlanmak ” gibi manalarda kullanılan mecazi bir deyimdir. Türkiye gündeminde ise en son olarak Barbaros Şansal’ın linç edilmesi ile sonuçlanan argo bir deyim.

Argonun Türk siyaset dilinde halihazırdaki yeri ve işlevselliği şüphesiz tartışma götürmez bir gerçek ve sıradanlıktır artık.

Meclis kürsüsünde sarfedilen “ana” lı, “avrat” lı küfürlerin bini beş para. Ve bu argo kültürü Türk siyaset diline neredeyse kök salmış durumdadır.

Çok değil 10-15 sene öncesinin meclis kürsüsünden yapılan konuşmalarına aşina olanlar bilirler. Türkiye siyasetine bulaşan necaset artık hem gözle görülebilir hem kulakla işitilebilir bir vaziyettedir. Çok iyi hatırlıyorum;Tansu Çiller’in iktidarı döneminde Mesut Yılmaz’ı kastederek kullandığı “iktidardan kaçanlar iktidarsızlığa mahkumdurlar” sözü günlerce gündemde kalmış, ayıplanarak tartışılmıştı. Şimdiki meclis konuşmalarıyla kıyaslayınca ne kadar masum kalıyor değil mi “iktidarsızlık ” kelimesi? Evet. Günümüz Türkiyesi ile kıyaslandığında bu değişimi esefle kabullenmek zorundayız. Vatandaşına ” ananı da al git ” diyen, “Yahudi dölü” diye kendince hakaret eden bir cumhurbaşkanı, telefonlaşmalarında ” bu milletin a… koyacağız ” diyen, meclis kürsüsünden ” ananı s……” diye diğer vekillere söven vekilleri, dert yanan vatandaşı “gavat” diye başından savan valileri… Ve tabii ki siyasilerin nefret dolu söylemlerinden feyz alıp vatandaşı linç eden taşeron tetikçileri…

Türkiye siyasetinin dili maç izleyip analı, avratlı küfürlerin havada uçuştuğu ücra bir köyün “Dostlar Kıraatanesi” ne, vıcık vıcık olmuş, kokuşmuş, leş gibi bir foseptik çukuruna dönüşmüş durumdadır.

Lafı çok dolandırdım ama Barbaros Şansal’ın kullandığı ” bokunda boğulmak ” deyimi Türk siyasilerinin ağzı bozuk uslubuyla kıyaslandığında ne kadar zararsız ve masumane duruyor halbuki.

Ama öyle değil işte.

Sınırdışı edildiği Kıbrıs’tan Türkiye’ye indiği an uçak kapısına (!) kadar gelmiş bir yığın eşkiya ve aynı zamanda yolcular arasına özenle yerleştirilmiş iş bitirici Ak-troll’ler tarafından tekme tokat linç edildi. İktidar yanlısı kağıt parçalarının “oh olsun”-vari manşetlerinde “edepsiz, ahlaksız” ve “ağzı bozuk” bir teröriste nasıl haddinin bildirildiğinin haberleri ve dağılmış ağzının, yüzünün resimleri yayımlandı. Sonrası malum… Sonra yine o tanıdık belden aşağıya vurma girişimleri…

Sonuç olarak Barbaros Şansal siyasi duruşunu, eşcinsel kimliğini gizlemeyen bir Türk modacı olarak sosyal medyanın ahlak abidesi, iktidar yanlısı kitle tarafından linç edildi, “İbne terzi” olarak hakarete uğradı. Terörist olarak fişlendi. Nefret ve hakaret suçundan gözaltına alınıp tutuklandı.

E tabii ki “ibne terzi” olacak kendisi.

Erkek sevgilisi ile Hollanda’da evlenip Türkiye’de iktidar yanlısı firmaların, bilhassa Türk Hava Yolları’nın türbanlı üniformalarını tasarlayan Cemil İpekçi gibi bir “moda ikonası” olamadı kendisi mesela. Ya da her ezan okunduğunda zikredeceği iki kelimelik “Aziz Allah”ı beş dakikalık bir süreye yayıp neredeyse hatim indiren Bülent Ersoy gibi “sanat müziğinin diva”sı olamadı.

Muhalif olunca “ibne terzi” oldu.

Bu linç girişiminin yalnızca Barbaros Şansala karşı yapılmadığı apaçıktır. Hele hele bir de uçak yolcuları arasına linç tayfasından adamlar yerleştirme zahmetine girip, linç anının videosunu çekip, bunu internet ve sosyal medyada yayınlamanın arkasındaki asıl amaç Barbaros Şansal’ın fikirlerine tercüman olduğu muhalif kesime gözdağı vermektir.

Zamanında bir ödül töreninde Ahmet Kaya’ya çatal fırlatan Serdar Ortaç gibi gün gelip iktidar koltuğunu kıçlarının altından yitirince aynı pişkinlikle yanlış anlaşıldıklarını iddia edecekler midir acep? Barbaros Şansal bu vahşi, acımasız linçlerin ne ilk, ne tek, ne de son kurbanıdır. Ama şüphesiz ki bu linç girişimleri, hukuksuzca yapılan tutuklama ve sindirme eylemlerinin ardından suskunluğa yönelmek yapılabilecek en büyük hatalardandır.

Kulağa tezat, ironi gibi gelebilir ama bu ahlaksız kitlenin çarkına çomağı sokacak olanlar iktidar aşığı moda çarları, ikonalar, yalaka divalar değil evet “ibne terzi”lerdir.

Her ne kadar bu onurlu duruş, içinde bulunduğumuz baskı imparatorluğu döneminde çok ağır bedeller ödemek zorunda bıraksa da…

“ Atan bir nabız değil, onurlu bir duruştur yaşamak “

Ocak 2017 Yalvaç Emre

Bir yanıt yazın

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu