Aktüel Yorum

Efrin ve Türkler

Efrin neresi biliyor musunuz? Nereye düşer, demografik yapısı, inançları, coğrafyası… Kısaca bir yer hakında bilmeniz gereken bilgilere sahip misiniz? Yoksa ‘’resmi makamların’’ size uydurduğu yalanlarla, kabarttığı ırkçı duygularınız, ruhunuzda yarattığı “haz” yeterli mi sizin için?

Efrin, Suriye’de yaşanan iç savaştan dolayı aldığı göç ile yaklaşık 400 bin nufüslu “resmiyette” Haleb’e bağlı ama gerçekte ise Rojeva’da küçük bir Kürd kasabası… 7 yıllık iç savaşa rağmen bugüne kadar savaşın yaşanmadığı, insanların güvenle sığındığı tek yer.

Efrin neresi biliyor musunuz?

Mahsum insanların yaşadığı küçücük bir kasaba. Bundan bir süre önce akrabaları Kobané’de yeryüzünün gördüğü en karanlık, vahşi ve katil sürüsü olan İŞİD çetelerinin, yine yeryüzünün o nedide insanları canlarını katık yaparak, insanlığın başına daha fazla bela olmasını engelledi. Şimdi devletiniz bu nadide insanlardan sırf İŞİD vahşetini yok ettiği için intikam almaya çalışıyor…

Afrin, Kürdlerin yaşadığı bir yerleşim yeri… bir kısmı Türk devletinin gazabından zamanında kaçıp “bin xet”e sürgüne giden insanların yurd edindikleri bir mekan…

Şimdi bu yerleşim alanı Türk devleti tarafından bombalanıyor…

Neden?

Devletinizin kabadayılık yaptığı, karşısında dünyanın süper bir güçü varmış gibi, televiziyon ekranlarında “büyük yorumcuları” eşliğinde, savaş cephesine askeriyenin etrafına topladığı, dünyanın son vahşi yaratıklarının artıklarından, IŞID’den devşirdikleri ÖSO ile abartarak anlattığınız ve işgale kalkıştığınız yer bu kadar küçük bir yer. Ama unuttuğunuz bir şey var ki şu an orada bulunan ve sizin yok etmeye çalıştığınız cesur yürekli gençler, yeryüzünün gördüğü en vahşi yaratıkları, IŞİD çetelerini devletinizin desteğine rağmen Rakka’da boğdu.

Devletinizin, politikacılarınızın, gazatelerinizin yazdıklarının, söylerdiklerinin baştan sona yalan olduğunu, evinizin içinde basın aracılığı ile beyninizi şekillendirdiğini nasıl fark edemiyorsunuz. 72 uçakla, tanklarla, toplarla, füzlerle, laser güdümlülerle, helikopterlerle saldırdığınız, büyük bir devlet, emperyal bir güç değil, etrafi Türkiye, Azez, Haleb ve İdlib’le çevrili küçük bir ada. Dünya ile hiç bir bağlantısı olmayan bir yer ve ellerinde sadece küçük silahları olan insanlardan başka bir gücü olmayan küçücük bir kasaba.

Bu devlet tarihi boyunca size yalan söyleyerek sizi sadece kandırıyor. Efrin’de “terörist var” diyor  ama esas terörist son milli güvenlik kurulu toplantısında yer alan,  hiç bir sıfatı olmayan, beyaz sakallı, yobaz o adamın başında olduğu ve büyük bir oranı İŞİD kalıntılarından devşirilen vahşi yapılanmanın başındaki o adam ve bugün Efrin’de askeriyenin yanında savaşanlardır. Hiç mi aklınıza gelmez bu adam kim, ne işi var orada? diye…

Bu devlet hep kendine bir iç ve dış düşman yaratarak varlığını sürdürdü. Bunu yaparken bir şey yetti ona;  sizin ırkçı heyezanlarınız. İşin garibi, Türk ırkcılık teorisini yapanların büyük bir ağırlığı Türk değil. Tıpkı şimdi sizi savaşa sürükleyen gibi.

Hiç mi kendinize sormazsınız, etrafı çevrili bu küçük kasaba ne diye Türkiye’ye bomba veya füze atsın? Neden oradaki insanlar “terörist” olsun. Düne kadar Esad icin büyük katil, her koşulda gitmesi gerekir diyen Erdoğan’a ne oldu da şimdi sizi Esad’ın askeri, toparaklarının bekçisi yaptı.

Ne değişti?

Bugüne kadar Suriye rejimi tarafında kendilerine kimlik dahi verilmeyen bir halk kendilerini var etmek istiyorlar, kısmi de olsa özgürlüklerini sağlamak istiyorlar. Bunun neresi “teröristlik” sizi neden rahatsız ediyor?

Gerçek şu ki, Erdoğan iktidar hastalığına kapılmış, bunu fark eden Kuzey Kutbu’nun boz ayısı Putin, Erdoğan’ı Esad’ın askeri niyetine kullanıyor. Efrin’e saldırtarak Erdoğan’a iç siyaset için gerekli “gazi”lik ünvanını verdi. Diğer tarafta İdlib için o kadar çırpınıp durdunuz, orayı Esad güçlerine kim teslim etti?

Nasıl göremiyorsunuz bunları?

Bakın bir hele savaşa göderilen insanlar arasında hiç bildiğiniz simaların çocukları var mı? Yok! Çünkü sizin milliyetçi duygularınızı şişirip sizi ölüme göderiyorlar… Hiç mi farkında değilsiniz?

Basın Erdoğan’ın Paul Joseph Goebbels‘i  olmuş… Hitlerin propaganda bakanı gibi. Hepimizin gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorlar. Tüm bu olup bitenleri manipüle ediyorlar. Sanki Türkiye tek başına 3. dünya savaşında, bütün dünyaya karşı savaşıyor… Savaştığınız yer küçücük bir kasaba; Efrin…

Hele de yorumcu olarak ekranları dolduran, adlarının önlerinde onlarca “ünvan” olanlar yok mu? Sözde bilim adamı ve bilim adına konuşuyorlar… Konuşurken söyledikleri yalanlar ancak insanlarda tiksinti uyandırıyor. Bir insan nasıl olur da bu kadar rahat yalan söyleyip, üstelik insanların yaşamına mal olacak bir savaşa yalan yere gerekçeler oluşturabilir!

Şu an devletinizin, politikacılarınızın, basınınızın tamamen “ölü seviciliği, şehit seviciligi” yaptığının farkında degil misiniz? Neden hiç sorgulamazsınız? Başkasının toprağında nasıl oluyorda “şehit” düşebiliyorsunuz? Yaşamın en güzel yerine bu savaş sevicileri el koymuşlar, geriye size de “ölüm ve şehitlik” bırakılmış. Emin olun eğer “ölüm ve şehitlik” kutsandığı kadar yüce bir şey olsaydı asla sizlere bırakmazlardı.

Bu savaş tamamen yalanlar üzerine kurulu gerekçelerle mazlum bir halkı iktidar hırsına kurban etme gafletidir. Kürd halkı ile aranızdaki bu kırılmayı ve travmayı telafi etmek bir daha mümkün olmayacaktır. Çünkü Kürdler biliyorki bu savaşın temel gerekçesi Türk devletinin Kürd düşmanlığıdır.

Bakmayın devletin “Kürd halkı ile bir sorunumuz yok, teröristlerle esas meselemiz” dediğine. Basit kişisel çıkarlarına kafasını gömen, kendi halkına ihanet eden bir kaç devşirme insana “Kürd” demekle Kürd olunmuyor.

Oh! çekerek seyredebilirsiniz ama bilinki sonuç şaşırtıcı bir hayalkırıklığı ile bitecek, velevki işgal ettiniz paşa paşa Esad rejimine teslim etmek zorunda kalacaksınız… Tabiiii işgali başarabilirseniz!

Kobané de olduğu gibi Kürd gençleri asla teslim olmayacak. Çünkü bu özgürlük sevdalıları tüm dünyanın başına bela olan İŞİD gibi bir vahşeti yenerek destanlar yazdılar. Çünkü onlar ortadoğuda yaşam ile ölüm arasında tercih yapan bin yıllık anayurdunun tek sahibi; düşmanlarının korkulu rüyası olan ‘’sarı mekaplılar’’…

Belki bazıları için ırkçılık duygularının tatmini olan bu savaş utanç verici sonuçlarıyla hatırlanacak… Vahim olan ise bu gencecik yaşta ölen çocuklara olacak…

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.