
Covid-19 ve yeni dönem
Nerdeyse dört aydan beri bütün dünya sadece Covid-19’u (Koronavirüs) konuşuyor; muhtemelen uzun bir süre daha konuşmaya devam edeceğiz. Almanya hükümeti ve muhtemelen başka hükümetler böyle bir salgının olcağını çok önceden öngörmüşler.
Hatta onların simülasyonlarında virüsün daha hızlı yayılacağı ve çok daha fazla insanın ölümüne sebep olacağı var sayılmış. Olası bir salgın hastalığı önceden öngören ve sağlık sistemlerini buna göre düzenleyen ülkeler Almanya örneğinde olduğu gibi salgın hastalıkla daha kolay mücadele ederken, İtalya, İspanya, ABD gibi hazırlıksız yakalanan ülkeler ise daha büyük bedeller ödemek zorunda kaldılar.
Bu kadar insanın yaşamına mal olan bir salgın hastalık sürecinden bir hayır beklemek doğru bir yaklaşım olmaz elbette; ama bu vesileyle birçok ülkenin sağlık sistemlerini bir kez daha gözden geçirmesi zorunluluk haline gelmiştir.
Bütün bu yaşananlardan sonra herkes için genel sağlık sigortası ve daha fazla donanımlı hastane hiç bir ülkenin kaçınamayacağı bir mecburiyettir. Trump gibi her şeyi sadece para olarak gören yöneticiler bile kendi sağlıkları için bile genel sağlık sigortasının zorunlu olduğunu yaşayarak öğrenmek zorunda kaldılar.
Paranın, malların ve insanların sınırsız hareket ettiği günümüz dünyasında kimsenin sadece kendi başına yaşayamacağı; siyah/beyaz, yerli/yabancı, Hıristiyan/Müslüman, Sünni/Alevi, herkesin sadece kendisine karşı da değil, birlikte yaşadığı diğer bütün insanlara karşı da sorumlu davranması gerektiğini yaşayarak öğrenmiş olduk…
Kimsenin yaşadığı sırça köşklerde yaşayarak, kendini başka insanlardan izole ederek güvencede olamayacağını bir kez daha tecrübe ediyoruz. Salgının başladığı ilk günlerde konuya neredeyse alaycı yaklaşan Boris Johnson’un durumu ibret vericidir…
Kendisi ‘sürü bağışıklık sistemi’ üzerinden sorunu çözmeye çalışarak, zamanında gerekli tedbirleri almayarak hem toplum sağlığını, hem de kendi sağlığını riske atmıştır. Şimdi ise yoğun bakımda bunun bedelini ödemektedir.
İktidara geldiği ilk günden beri sürekli kendisinden önceki ABD Başkanı Barak Obama’nın sağlık politikalarını eleştiren Donald Trump da aynı çizgiyi sürdürmüş, ısrarla yaklaşan tehlikeyi küçümseme eğilimde olmuş ve gerekli tedbirleri almakta geç kalmıştır; bunun bedelini ise başta New York olmak üzere bütün Amerikan halkı ödemektedir…
450 binden fazla insanın hastalığa yakalanması ve 15 binden fazla insanın yaşamını yitirmesinden sonra Donald Trump ‘Korona Testi’ yapılmamış hiç kimse ile görüşmeme noktasına gelmiştir. Bu aşırı tüketimi ve para kazanma hırsını herşeyin üzerine koyan yaklaşımın bütün dünyada iflasının ilanı anlamına gelmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde işler daha da kötü gitmektedir. Aynı ciddiyetsiz yaklaşım Türkiye’de birçok insanın yaşamına mal oldu. Bütün uyarılara rağmen en azından bir süre için genel sokağa çıkma yasağı uygulamayan AKP iktidarı birçok insanın hayatını tehlikeye atmaktadır.
Her geçen gün hızla artan sayılara rağmen; kendileri sırça köşklerde oturan iktidar sahipleri insan sağlığını ciddiye almamakta ısrar ediyorlar. Bu anlayışın gözünü kar ve para hırsı bürümüş; kendilerine bir şey olmasın da; kime ne olursa olsun tavrını sürdürmeye devam ediyorlar.
Dünyanın başka ülkelerinde hükümetler yüz milyarca dolarlık paketler açıklarken; daha düne kadar Türkiye’yi büyük devlet haline getirmekle övünen Erdoğan ve partisi AKP, kamu kaynaklarını eşe dosta peşkeş çektiği için insanlardan yardım istemek zorunda kalmıştır.
İktidar ‘kurtuluş savaşı’ güzellemeleri yaparak toplumu yanıltma sürecini bir kez daha dolanıma sokmaktadır. Her defasında ‘İkinci Kurtuluş Savaşı’ iddiası artık topluma bıkkınlık vermektedir. Bir kişinin iki dudağı arasına sıkılmış bir ülkede işler ancak hamasetle yürür, hiç bir şey sağlıklı muhakeme edilemez.
Kriz sonrası hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır; insanlar başta Türkiye olmak üzere bütün dünyada kendilerine tepeden bakan bu anlayışa gereken dersi verecektir.