
BAŞÖRTÜSÜ, KILIK KIYAFET MESELESİ; ERKEKLERİN VE SİYASETİN EN GÜZEL MESELESİ
Demokrasi ve özgürlükler noktasında; iktidarın ve muhalefetin hem elinde hem de dilinde döndürüp döndürüp durdukları şu başörtüsü takmak ya da başı açık olmak, kapalı ya da açık giyinmek -giyim-kuşam-kıyafet meselesi yani- en başta erkeklerin, devlet, din, din tüccarları, tarikatlar, şeyhler, Şıhlar, fetvalar, eğitim, aile ve toplum eliyle ikna ya da baskısıyla, yasayla, anayasayla, kanunla, cezayla, yaptırımlarla vs. yasaklanıp, serbest bırakılacak bir şey değildir.
Toplumsal, dini ya da laik bir takım sözde hassasiyetler falan ileri sürüp insanların giyim kuşamlarını tartışmak hele hele kadınlara kılık kıyafetleri üzerinden had bildirmek, hizaya çekmek, kadınları baskı altına almak kimsenin haddine değildir… İnsanların hele hele de kadınların giyim kuşam ve yaşam tarzları tartışılamayacak, yasalara, anayasaya ve yasaklara konu olmayacak, bahsi geçmeyecek kadar insani bir haktır. “herkes başını örtecek” dayatması kadar -İran ve benzeri ülkelerde olduğu gibi- karşı cepheden “herkes başını açacak” dayatması da bir o kadar baskıcı ve yasakçı tutumdur… Kimden gelirse gelsin kadın ya da erkeklerin kılık ve kıyafetlerine karışmak demokratik ve özgür bir tutum değildir.
İnsanların, özelde ise kadınların yaşam tarzına ve özgürlük alanlarına müdahale etme -erklerin ve erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenlik biçimlerini koruma ve kadınları istedikleri biçime sokma- olanakları tanıyan kılık kıyafet meselesi tartışma meselesi olmaktan çıkarılmalıdır.
Erkeklerin söz yarıştırdığı ve özelliklede kullanışlı politik bir malzeme haline getirdiği bu tartışmanın ( başını ört-başını aç… Yok, kısa giydin yok uzun giydin… Yok, adaba aykırı giyindin vs.) kadınlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılması tümüyle zihinlerden silinmelidir…
Asıl mesele özgür olma baskılardan kurtulma meselesidir. Bir insanın başka bir insanın özel alanına, yaşam tarzına ve özgürlük alanlarına girmeme meselesidir.
Bu meseleye dindarlık ve laiklik tartışması üzerinden değil her iki anlayışı da aşan özgürlükler kavramı üzerinden bakılmalıdır. Bu tartışmanın sürdürülmesi din, toplum, aile, erkek, erkek egemen anlayış, İktidar ve muhalefet tarafından kadın özgürlüğünün ve özgürlüklerin askıya alınması meselesidir.
Demokratik ve özgür bir tutum kılık kıyafetten bağımsız olarak, kimseyi ötelemeden, ötekileştirmeden karşıya almadan barışçıl ve sevgi dolu bir yaklaşımla birlikte yaşayabilme ve kardeş olabilme tutumudur… İnsan ve toplum hayatına egemen olması gereken tutum budur.
LAİKLİK, DİNDARLIK, YASALAR VE YASAKLAR DEĞİL TOPLUMSAL VE BİREYSEL ÖZGÜRLÜKLER SORUNLARIN BİRİCİK ÇÖZÜM KAYNAĞIDIR.
6 Ekim 2022/ Savaş Karaduman