Aktüel Yorum

Ahmet El-Şara kime çalışıyor?

Çok uzun bir süredir insanlar ABD‘nin Suriye siyasetini ilgi ve şaşkınlıkla izliyorlar. ABD yetkilileri Afganistan‘dan başlayarak bütün Ortadoğu‘da sürdürdükleri askeri operasyonların temel motivasyonunu “demokrasi ve Batı karşıtı olduğunu ileri sürdükleri El Kaide ve DAİŞ benzeri radikal islamcı çeteleri yok etmek!“ olarak ilan etmişlerdi.

Diğer bütün Batı medyası, hükümetleri ve ideolojik kurumları da bu temel tezi destekler bir pozisyonda durdular. 11 Eylül saldırılarından itibaren gerçekten de El Kaide ve başta DAİŞ olmak üzere türevi bütün yapılar dünyanın bir çok farklı bölgesinde insanlık dışı saldırılara imza attılar.

Nihayet Hamas‘ın İsrail içlerine sızarak yaptığı katliam ve sonrasında bir halkın yok edilmesine dönüşen ve Gazze‘nin neredeyse haritadan silinmesine yol açan İsrail saldırıları insanı ister istemez derinden sarsıyor.

Gerçekten El Kaide, DAİŞ, Hamas bütün bu yapıları kim kurdu veya bu yapıları hangi toplumsal dinamikler açığa çıkardı; bunlar gerçekten kime karşı savaşıyor veya aslında kime hizmet ediyorlar? Hiç bir askeri, siyasi ve diplomatik hazırlığı olmadığı şimdi daha net olarak anlaşılan Hamas neye güvenerek sonu felaketle bitecek bir saldırıya girişti?

Daha buna benzer bir çok soru sorabiliriz, eminim okuyucularımızın çok önemli bir bölümü de benzer soruları benden çok önce kendilerine sormuşlardır.

Günümüzde Ortadoğu‘da iki önemli şey aynı anda yaşanıyor. Bir taraftan İsrail radikal dinci Hamas ile sözüm ona sert bir savaş yaşıyor ve başta ABD olmak üzere diğer Batılı ülkeler onu ya destekliyor veya saldırılarına göz yumuyorlar.

Diğer taraftan DAİŞ ve El Kaide geçmişini hiç inkar etmeyen Ahmet El-Şara, başta ABD olmak üzere diğer Batılı ülkeler eliyle takım elbise giydirilerek bütün Suriye‘yi temsil eden bir siyasal figüre dönüştürülmeye çalışılıyor.

Bu durum bana oldukça tuhaf geliyordu; fakat benim aklıma takılan, cevabını aradığım bütün soruları ABD‘nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford cevaplandırdı. ABD‘nin Baltimore şehride düzenlenen “Uluslararası İlişkiler Konseyi”nde konuşan Büyükelçi Ford, Şara‘nın yıllarca ABD de dahil bir çok ülkenin terör listesinde yer aldığını belirttikten sonra onu nasıl siyasete kazandırdıklarını anlattı.

Sürecin 2023 yılında başlatıldığını belirten Ford, ilk olarak o yıl İngiltere merkezli bir sivil toplum kuruluşunun başlattığı bir “çatışma çözüm inisiyatifi“ kapsamında Şara ile temasa geçildiğini anlattı. Bu çalışmanın asıl olarak İngiltere merkezli bir girişim olduğunu belirten Ford, bu girişime daha sonra kendisinin ve diğer Avrupa ülkelerinden de kimi insanların katıldığını ifade etti. Konuşmasının davamında ise söz konusu girişimle daha sonra Şara ile kerelerce bir araya geldiğinin altını çizdi.

Büyükelçi Ford son olarak “söz konusu komisyonun çalışmalarına hala devam ettiğini, kendisinin ise Şara‘yı en son Ocak 2025 yılında Cumhurbaşkanlığı Sarayı‘nda ziyaret ettiğini” söyledi.

Ford‘un açıklamalarına Şara cephesinden verilen cevaplarda Ford‘un Şara ile temasları inkar edilmezken veya edilemezken, bu görüşmenin tanıma ve sözde özgürleştirilmiş bölgelerdeki devrim deneyimini yerinde gözlemek için yapıldığı ifade edildi.

Aslına bakılırsa HTŞ‘nin Şam‘ı ele geçirdiği ilk günden itibaren bağımsız gözlemciler sözkonusu gelişmenin İngiltere tarafından kotarıldığını ifade etmeye başlamışlardı. Biz de bizim medyamızda bu konuya biraz değinmiştik. Hatta İngiltere‘nin Ukrayna‘da edindiği drone saldırı taktiklerini Suriye‘de HTŞ eliyle Esad‘ın ordusuna karşı kullandığına dair güçlü emareler vardı.

Daha sonra Rusya içinde bir kaç hava üssüne yapılan saldırı sonrası Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da benzer bir açıklama yapmış, bu saldırının arkasında muhtemelen İngiltere olduğunu söylemişti.

Hatırlarsınız, İdlib‘de HTŞ ve Şara, Esad ve Rusya‘nın saldırılarına karşı adeta korumaya alınmıştı. Suriye‘nin geri kalanında radikal islamcılara karşı yoğun saldırılar varken, İdlib‘de HTŞ hem Türkiye hem de ABD tarafından korunuyordu; bunun alameti farikası sonradan anlaşıldı.

Mevcut Şam yönetimi Türkiye‘nin teşvikleri doğrultusunda İsrail‘in bütün taleplerine evet diyor, hatta İbrahim anlaşmalarına dahil olacaklarını ilan ediyor, bunun karşılığında ise başta Kürtler olmak üzere diğer bütün azınlıkların kellesini istiyor.

Gerçekten uygar dünya da bunu mu istiyor? İngiltere, Almanya, Fransa ve ABD HTŞ‘nin kendilerine biat etmesi karşılığında Kürtleri Suriye‘de Türkiye ile birlikte cehennem kuyusuna mı atmak istiyor. Eğer öyleyse bilmeliler ki başta Kürtler olmak üzere diğer bütün halklar buna büyük direnecekler…

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu