Aktüel Dünya

‘Eyy’ ve ‘Ulan’, kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar

adına yönelik şiddet ve cinsel istismarın artışında “Eyy” ve “Ulan”la başlayan cümlelerin yarattığı iklimin bir ilintisi olabilir mi?

Her güne aklımızın sınırlarını zorlayan yeni bir haberle uyanıyoruz. Yürek kaldırmıyor artık. İki gün önce selam verdikleriniz apar topar tutuklanıp götürülüyorlar. Hâlbuki kimseye zararı yoktu onların, diyemiyorsunuz. Tiyatro oyunları yasaklanıyor, tiyatro oyuncuları terörist damgası yiyor, yazarlar sadece düşüncelerini paylaştıkları için gece yarısı kapıları kırılarak evlerinden alınıyorlar.

Sadece yazarlar mı?

Ölümü yücelten ideoloji karşısında Barışı savunan Türk Tabipler Birliği (TTB) merkez konseyi üyeleri ve barış üzerine söz söyleyen herkes.

Bir pazar günü evinden çıkan bir vatandaş, otobüste yanındaki ile sohbet ederken kendilerini dinleyen biri tarafından polise ihbar edilip devlet büyükleri ve cumhurbaşkanına hakaretten 4 yıla kadar tutuklanma olasılığı ile karşı karşıya kalabiliyor. Hani bu ülkede yaşamasanız birilerinin sizinle dalga geçtiğini düşünebilirsiniz. Olay, 27 Ocak 2018 tarihinde Ankara’da yaşanıyor. Belediye otobüsünde yanındaki ile sohbet eden M.A adlı kadın, Gezi eylemleri ve 15 Temmuz Darbe teşebbüsüne dair fikirlerini yandaki kişi ile paylaştığı için aynı otobüste kendisini dinleyen başka bir kişinin ihbarı ile polis tarafından gözaltına alınıyor. Muhbir vatandaş, yüksek bir “sorumluluk” duygusuyla olsa gerek, kadının arkasından otobüsten iniyor, onu Kızılay’da takip ediyor ve bir alışveriş merkezinde alışveriş yaparken gelen polislere göstererek gözaltına alınmasını sağlıyor.

Tabi olayların sonuçlarına bakarken süreci göz ardı etmemek gerek. 2015 yılında Cumhurbaşkanının defalarca bir araya geldiği muhtarlar toplantısının birindeki konuşmasını anımsarsınız “Benim muhtarım hangi evde kim var, gelecek gayet uygun ve sakin bir şekilde kaymakamına, emniyet müdürüne bildirecek.”

Kısaca kanıt yok, belge yok ama havada uçuşan ihbarlar var. Bir tarafta asılsız beyanlarla mağdur olan binler, diğer tarafta ise gece yatağına uzandığında ”elhamdülillah bugünü de bitirdik çok şükür’ diyen hayırlı vatandaşlar.

Ve hepimize susmamızı öğütleyen bir iktidar mekanizması var ki, sadece susun da denmiyor. Duymayın, konuşmayın, ”akıllı kızlar” olun, yaramaz çocuklar olmayın, sakın sağa sola kaymasın gözleriniz. İşyerlerinize gidin ve akşam da doğru sıcak evlerinize dönün ve şükredin bolca, bu soğuk havalarda sıcak evlerinizde olduğunuz için. Ha sakın akşam dizilerinizi de kaçırmayın. Bu dizilerde kadınlar dövülsün hatta parmakları kırılsın. Acılar içinde kıvranırken çığlıkları kapalı kapılar ardına gitmesin diye ağızları kapatılsın ve RTÜK de buna ses çıkarmasın. Kol kırılır, yen içinde kalır ne de olsa. Ama aynı RTÜK evlilik dışı ilişki konusu geçtiği için başka bir diziye ceza kessin. Ölmek istemiyoruz biz, öldüren sevgi de istemiyoruz. Bu dizileri çocukları ile izleyen binlerce kişi var ülkede. Her gün gazetelerde okuyup, haberlerde dinlediğimiz kadına şiddet olaylarını, hem de ‘prime-time’da çocukları ile bu dizileri izleyen insanların gündemlerine sokulması neden?

“Sen Anlat Karadeniz” dizisi seyircilerden gelen tepkilere rağmen neden hala yayında?

Neredesin ey RTÜK?

Sen anlat Karadeniz dizisi videosu linki:

Hani her taciz ya da istismar olayında kadınları suçlayan zihniyet var ya “giymeseydin sen de bu kadar kısa”, “bu saatte sokakta olunur mu?”, “kadın dediğin iffetli olacak” vs. O kadar uzun ki bu liste.

Gamze Şimsek

Politez

EB / Aktüelsanat

portal için içerik derleyici
Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu