
Ürettikçe mutluyum
MEHMET ZAHİT EKİNCI / HAMBURG
Gülsen Gülbeyaz, pedagog kimliğinin yanı sıra yazarlık, tiyatro oyunculuğu ve müzik çalışmalarında bulunan çok yönlü ve üretken bir kadın. Kendisiyle kah kitap yazarken, kah sahnede tiyatro oyununda oynarken, kah içli bir türkü söylerken karşılaşabiliyorsunuz.
Hamburg sanat camiasının bilinen ve tanıdık bir yüzü olan Gülsen Gülbeyaz, Kürt kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1967’de İskenderun’da dünyaya gelmiş. Evli ve bir çocuk annesi olan Gülbeyaz ile yazarlık, edebiyat, tiyatro ve müzik üzerine sohbet ettik.
Sözü uzatmadan Gülsen Gülbeyaz’a veriyoruz: “1991 yılında hem üniversite eğitimimi devam ettirmek hem de yaşamımı idame ettirmek için Almanya’ya, ailemin yaşadığı Hamburg’a geldim. Gelir gelmez çok kısa bir sürede ailelere ve çocuklara yardım eden bir kuruluşta yardımcı eğitmenlik işi buldum. Burada iki sene çalıştıktan sonra 1994 yılında gençlik dairesinde kadrolu olarak çalışmaya başladım. Buradaki görevim Hamburg Belediyesi’ne bağlı açılan ilk çok kültürlü Kızlar Merkezi’nde feminist kültürü temel alarak, genç kadın ve kız çocuklarıyla eğitim ve kültür çalışmaları yapmaktı. O yıllarda kurumda çalışan ilk yabancı kökenli kadın bendim. İşin yanı sıra pedagoji ve sosyal menajerlik eğitimimi tamamladım. Ardından uzun bir süre çocuk ve aile kuruluşlarında yöneticilik yaptım. Bu arada birçok ülkenin insanları ile çalışma ve tanışma imkanım oldu.
‘Yazmak en büyük tutkum’
Severek yaptığı mesleği pedadogluğun yanı sıra yazmaya da büyük ilgi duyduğunu belirtiyor Gülbeyaz ve anlatmaya devam ediyor: “Türkiye’de yayınevlerinde pazarlamacı olarak çalışmıştım. Hep kitap dünyasına yakın oldum, yazmaksa en büyük hayalimdi. İlk göz ağrım olan ‘İçsel Yol’ adlı romanım 2013 yılının Ocak ayında Favori Yayınları’ndan çıktı ve kitap raflarında yerini aldı. Yayınevinin de desteği ile edebiyat dünyasına adım attım. Beklediğimin çok üstünde bir ilgiye mazhar oldu çalışmam. Kanada’dan Japonya’ya kadar birçok ülkeden okuyuculardan övgüler aldım. Çalışmam ve kitabım okuyucuya ulaştı diyebilirim.”
‘İçsel Yol’ adlı romanında Hamburg’da bir hastanenin kadın hastalıkları kliniğinde yedi gün geçiren farklı din, kültür ve kimlikten 5 kadının yaşamlarıyla yüzleşmelerinin hikâyesini yazdığını belirten Gülbeyaz, kitabın ikinci baskısının çıkma hazırlığında olduğunu kaydetti.
İkinci roman
İlk romanın başarısı Gülsen Gülbeyaz için büyük bir moral kaynağı olunca bu yönlü çalışmaları ivme kazanmış ve ikinci romanı olan “Elsa’nın Vasiyeti” ortaya çıkmış. Elsa’nın Vasiyeti, katliamlar, sürgünler sonucu dünyanın dört bir yanına dağılan insanların ölmeden önce son hesaplaşmaları, yanı sıra adeta çığlıkları olur. Kahramanları Elsa’nın, Ani’nin ve Moah’ın yaşamları acıların, yıkımların ve trajedilerin ikinci adresi niteliğinde.
Elsa’nın Vasiyeti 2015’in Eylül ayında edebiyat severlerle buluştu. Romanın okurlarla buluştuğu bugünlerde ne yazık ki savaşların hızından bir şey kaybetmeden devam ettiğine dikkat çeken Gülsen Gülbeyaz, “Milyonlarca insan göç yollarına düşmüş durumda. Ve bu ucu bucağı belli olmayan yolculuğun en büyük mağdurları da kadın ve çocuklar” dedi.
Üçüncü kitap yolda
Hikayelerden oluşan üçüncü kitabını Mart ayına yetiştirmeye çalıştığını aktaran Gülbeyaz, bunun yanı sıra bir kültür, sanat ve edebiyat dergisi olan ‘Güney Dergisi’nde öykü ve şiir yazıyor. İki yıldır yayıncılık hayatını sürdüren kültür ve sanat dergisi ‘Yeni Dergi’de yazı ve röportajlarının yayınlandığını söyleyen Gülbeyaz, 10 yılı aşkın zamandan beri Hamburg’da aylık olarak çıkan ‘Güncel’ Dergi’sinde de zaman buldukça eğitim, kültür ve sanata dair yazılar yazıyor.
‘Tiyatro hayatımın parçası’
Senarist, oyuncu ve yönetmen Ferman Karayiğit’in roman karakterlerinden Suzan’ın hayat hikâyesinden yola çıkarak romanı tek kişilik kısa tiyatro oyununa dönüştürdüğünü anlatan Gülsen Gülbeyaz, şunları ifade etti: “Bu tek kişilik oyunda Suzan’ı da sevgili Ferman Karayiğit’in dileği ve desteğiyle ben canlandırdım. Böylelikle yazarlığın yanı sıra tiyatro çalışmalarına da geri dönmüş oldum. Bu aynı zamanda içsel yolculuğumun bir devamıydı aslında… “
Gülbeyaz’ın tiyatroyla bağı eskilere dayanıyor. “1990 yıllarda Hamburg’da tiyatro çalışmalarını sürdüren Tiyatro İstasyon’da sahne aldım. Bunun yanı sıra Engelsiz Diyalog Derneği’nin tiyatro çalışmalarında bir dönem müzikleri düzenledim, şiirleri besteledim ve müzikal oyun sahnelemede her yaştan oyuncularla grup çalışmaları yaptım. Tiyatro Asmin’in sahnelediği birkaç oyunda ve edebiyat projelerinde yer aldım. Mut Tiyatrosu ve Aykırı Tiyatro oyuncuları ile de kısa bir projede çalışmam oldu. Ve yeni çalışmalarla tiyatro devam ediyor. Yaşamım yazı, tiyatro ve müzik ile çevrelendi adeta” diyor.
Gülbeyaz, önümüzdeki süreçte tanınmış tiyatro sanatçısı Özlem Özkan Winkler’in yönettiği ve Getto Tiyatro oyuncuları tarafından sahnelenecek olan bir oyunun yanısıra yazar, oyuncu, yönetmen ve dublaj sanatçısı Oya Pervin Pelit’in Sanat Atölyesi’nde hazırlanan bir oyunda da rol alacak.
‘İnsanlar ürettikleriyle vardır’
Yazmanın günlük hayat içerisinde en temel ihtiyacı oldugunu belirten Gülsen Gülbeyaz, son olarak şunları dile getiriyor: “Yazmak ve üretmek benim için en temel ihtiyaç. Yazdıkça mutlu olduğumu hissediyorum. Aynı şeyler müzik ve tiyatro için de geçerli. Müzik çalışmalarımı müzisyen eşim Haluk Demir ve Grup Makam’daki değerli müzisyen arkadaşlarımızla sürdürüyorum. Ömrüm elverdiğince yaptığım her şeyde temel olarak insanlık için, halkların eşitliği ve özgürlüğü için üretmek istiyorum. İnanıyorum ki insanlar ürettikleri ile vardır. Bizler bir gün bu dünyadan göçüp gideceğiz ama sanatın her dalına, şiire, resme yazıya döktüğümüz düşüncelerimiz, duygularımız hep var varolacak.”