Aktüel Yorum

İrlanda’da sessiz devrim

Dr. Özlem B.GALİP ozlemgalip@hotmail.co.uk

Geçtiğimiz hafta İrlanda’da kürtaj hakkı üzerine düzenlenen referandumundaki ezici “Evet” oyuyla kadınlara kürtaj hakkı doğdu. İrlanda, geçtiğimiz son 20 yılda, halkın Kilise önünde el pençe divan duran burjuva partilerine baskın çıkmasına olanak sağlayan bir dizi referandum sayesinde, doğum kontrolünü, boşanmayı, eşcinsel evliliğini ve şimdi de kürtajı yasallaştırma yolunu açmış oldu. Hatta 2017’de Leo Varadkar ülkenin ilk eşcinsel başbakanı seçilmişti. Buna rağmen kürtaj hakkının temel hak olduğuna inanan bazı kadınların Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerine başvurmalarına kadar kürtaj İrlanda’da büyük bir tabu olarak kalmaya devam etti. Kilisenin baskısı yüzünden. Kabaca ifade etmek gerekirse İrlanda, sanayi kalkınma ve ekonomik modernleşmeden geçmesine rağmen kilise yüzünden Batı Avrupa’nın demokratik haklar bakımından en geri ve en sosyal muhafazakar ülke oldu. Öyle ki gençler yavaş yavaş ülkelerini terk etmeye başladı.
Kürtaj yasağının 1983 yılında Katolik Kilisesi’nin baskısıyla anayasaya sokulmuştu. Mevcut kürtaj yasağı tecavüz ve ensest sonucu hamileliği de içeriyordu. Her gün ortalama 10 kadın, feribotlarda tek başına günü birlik İngiltere’ye gidip kürtaj yaptırmak zorunda kalarak bir nevi yaşamlarını tehlikeye atıyorlardı. 1983 yılından beri 170 bin İrlandalı kadın kürtaj için yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Yasadışı kürtaj yaptırmanın hapis cezası 14 yıldı. Katolik Kilisesi kürtaj yasağının korunması için elindeki her fırsatı kullandı. 1990’ların cinsel taciz vakalarının ardından Kilisesi’nin gücü azalmasına rağmen, ülkeye olan etkisi kesinlikle ortadan kalkmadı.
2012 yılında 31 yaşındaki Savita Halappanavar geçirdiği sorunlu hamilelik nedeniyle kürtaj talebinde bulunmuş ancak genç kadının talebi reddedilmişti. Ancak rahiplerin cinsel tacizlerini, manastırlardaki kadınların köleleştirilmesinin haber olması ve doğmuş ve evlenmemiş anneler için bir Katolik bakımevinin lağım çukuruna atılmış en az 800 çocuğa ait bir toplu mezarın bulunmasıyla kilisenin bu kürtaj yasağı her gün biraz daha sorgulanmaya başlandı. Kadının yaşamını yitirmesi sonucunda ülkede tartışmalar başlamış ve sorunlu hamilelikler için kürtaja izin verilmişti. Ama bu değişiklik kadın hakkının kendi bedeni hakkındaki iradesini kadına teslim etmemiş oluyordu.
Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa coğrafyasında kürtaj bugün sadece Malta’da tamamen yasak. Polonya, Portekiz ve İspanya gibi Katolik Kilisesi’nin toplumsal yaşamda hala olağanüstü etki sahibi olduğu ülkelerde de yasağı aratmayan bir yasal çerçeveye oturtulmuş durumda. Bu yüzden de kürtaj referandumuyla elde edilen sonucu İrlanda’da uzun süredir egemen olan dinsel otorite karşısında sessizliğini ve itaatkarlığını kırmaya yönelik büyük bir zafer olarak tanımlamak gerekiyor. Kürtajı yasaklayan yasayı iptal etme yolunu açma kampanyasını özellikle İrlandalı gençlik öncülük ederek bir nevi gençlerin artık İrlanda’da kalmalarını desteklemiş oldular. Başbakan Varadkar’in söylemiyle bu kürtaj oylaması büyük bir demokrasi eylemine dönüşüp İrlanda’da kiliseye karşı ve demokrasi adına sessiz bir devrime dönüştü. Kilisenin etkisinde özgürleştirilemeyen daha çok mesele var. Darısı onların başına.

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.