Erdoğan ve Kayyumları
AKP rejiminin HDP’ye yaptıklarını şikayet ederek Türkiye’de demokrasi olmadığını kanıtlayamazsınız. Türkiye’de demokrasi zaten yok!… Evet HDP legal bir parti, mecliste temsil ediliyor… Kendisine 100% inanmış 6 Milyon seçmen kitlesi var… Ve hatta hazineden her yıl 70 Milyon TL yardım alıyor… Evet, bunların hepisi doğru!
Ama HDP’ye karşı uygulanan şiddet ve baskı politikaları Türk milliyetçilerini coşturmak, Vatan Millet Sakarya yapmak için ideal bir araç aynı zamanda. Erdoğan ne zaman sıkışsa HDP’yle ilgili bir kriz çıkartıyor ve bu krizin sonunda hep karlı çıkıyor!
Türkiye’deki asıl sorun HDP’nin dışındaki demokratik muhalefetin bu keyfi ve haksız yaptırımlar karşısında düştüğü çaresizlik. Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere, Türkiye’nin demokratları bu konuda ölümcül bir acz içerisinde ve bunu Erdoğan çok iyi biliyor. Bu acziyet ölümcüldür, çünkü Kayyumların hedefi sadece HDP değil, HDP üzerinden tüm muhalefetin silahsızlandırılması; Erdoğan’a sorun yaratacak olası ittifakların şimdiden, dalgalar halinde tasviye edilmesidir.
CHP bir daha ki seçimler için, yerel seçimlerde İstanbul, Ankara ve tüm diğer büyük şehirlerde olduğu gibi; HDP’siz düşünülemeyen “Millet İttifakı” hayalleri kuradursun, Erdoğan daha şimdiden her fırsatta bunu dinamitlemeye çalışıyor ve Türk demokratlarının kürt sorunu karşısındaki handikabını iyi bildiğinden gerçekten de her seferinde başarılı oluyor, sadece, daha çok ekonomik sebeplerden dolayı sık sık kaybettiği imajını yenilemiyor, kendisi için bir tehlike gördüğü Türk ve Kürt demokrasi ittifakının önüne kolay kolay aşılamayacak yeni setler çekiyor.
CHP ise, dokunulmazlıkların kaldırılması, Yenikapı Ruhu, savaş politikalarına verdiği destekler gibi içinden çıkılamayacak ve kolay kolay onarılamayacak hatalarla Erdoğan’ın siyasi stratejilerine destek verdi, kendi ayağına sıkarak, kendisini kötürüm etti.
HDP de onun öncülleri tüm diğer partiler gibi (DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP) çok eziyet çekmiş, yöneticilerinin ağır bedeller ödemiş olduğu bir siyasi gelenektir. Onlar en ağır koşullarda bile bir şekilde var olmayı başarabilmiş, parlemento dışında veya içinde varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Onu tamamen kapatsanız da, tarihsel deneylerin gösterdiği gibi yok etmek mümkün değil, Bunu Erdoğan da biliyor ve onu yok etmek yerine parça parça kullanmayı yeğliyor. Erdoğan’ın esas hedefi burada HDP bile değil, onun üzerinden olası bir demokratik muhalefetin daha ortaya çıkamadan tasfiye edilmesidir, yoksa, yerel seçimlerin gösterdiği gibi ilk fırsatta kendisi yok olacaktır.
HDP’li 60 belediyenin 44’üne kayyum atamak yerine Partiyi tamamen kapatmak varken, Erdoğan’ın birinci yolu seçmesi bununla ilgilidir. Çünkü milliyetçi oyların akıbeti açısından Kürtlere karşı uygulanan bu baskı siyasetinin Erdoğan için parça parça, sürdürülebilir mantıklı bir izahı var. Elindeki bu çok kullanışlı malzemeyi bir çırpıda tüketmek istemiyor. 7 Haziran 2015 seçiminde 40,8% olan oyunu Diyarbakır’ı bombalattıdıktan sonra 1 Kasım seçiminde 49,5%‘a çıkarttığından beri Erdoğan bu baskıcı politikaların kendine sağladığı rantın farkında. Erdoğan, Barzani ve Şivan Perwer üzerinden verdiği mesajlarla bir dönem kürt milliyetçilerini coşturup arabasına koştuktan sonra, şimdi de HDP‘ye saldırarak türk milliyetçilerini coşturuyor, bu sefer arabasına onları koşuyor. Akıllı adam vessalam! Akılsız olan kendisini demokrat sananların politik belirsizliği ve tutarsızlığıdır.
Olup biteni, sevincin ve korkunun yarattığı tuhaf bir duygu ikilemi içerisinde izleyen HDP dışındaki muhalefet ise, kendi başlarına da gelebilecek bu Kayyum lanetinin huzursuzluğuyla, politik olarak, yine kilitlenmiş durumda. Kürt sorunuyla ilgili 40 yıldır süregelen klasik söylemin yarattığı yükün ağırlığından olmalı (şehitler ölmez, vatan bölünmez), ne söyleyeceğini, nasıl bir tavır alacağını bir türlü bilemiyor, gözleri celladın havada sallanan kılıcına takılı kalmış, öldürücü darbenin boynuna vurulacağı anı bekliyor.
Korkunun ecele faydası olmadığı gibi, HDP olmadan Erdoğan’dan; bir tür padişahlık olan onun siyasi rejiminden kurtulma şansı da görünmüyor. Tüm siyesi perspektifinizi bu aksiyom üzerine kurduğunuzda ancak kurtuluş şansınız var. Erdoğan yerel seçimlerden; İstanbul, Ankara kaybedildiğinden beri, bu türk-kürt denkleminin kendisi için yarattığı tehlikenin boyutlarının çok iyi farkındadır ve bütün çabası bunu engellemeye ve sabote etmeye yöneliktir. HDP’ye karşı gerçekleştirilen Kayyum saldırıları ardı ardına türk demokratlarına indirilen darbelerdir aynı zamanda. „Susma sustukça sıra sana gelecek“ sloganı bir beklenti değil, gerçektir. Sıra size çoktan gelmiştir ve operasyon üzerine operasyon yiyen siz kendinizsiniz.
Acak bu anlaşıldığında ve politik strateji buna göre uyarlandığında karanlıktan çıkabilir, Erdoğan’ın iktidarının ne kadar kırılgan ve kartondan olduğunu görebilirsiniz. Ve Erdoğan’ı güçlü kılan esas faktör muhalefetin, daha doğrusu muhalefetsizliğin kendisidir, Erdoğan değil!
Erkan Kurukavak
16.05.2020