Aktüel DünyaAktüel Yorum

Adam darbe yapıyor CHP’li yakınıyor!..

İmamoğlu, “Sokağa çıkma yasağı kararı ansızın alınmamalı. İBB olarak bu kritik karardan haberdar değiliz, bilgilendirilmedik. Yarın İstanbul’da hangi hizmetleri verip vermeyeceğimizi bile bilmiyoruz. Ortak akıl ve işbirliği olmayan her karar sadece kafa karışıklığı ve panik yaratır” demişti.

Muhtaç halka yardım için bağış toplaması yasaklanan  İstanbul B. Şehir Belediyesinin Başkanı “yakınıyor.” Sokağa çıkma yasağı kararından haberi olmadığını söylüyor. Ardından halka ekmek ve su dağıtması polis tarafından yasaklanıyor. İstanbul’da yetki Vali’de. Bu durum öteki CHP’li belediyeler için de geçerli.

İmamoğlu’nun yakınması onun diktatörlük karşısındaki çaresizliğini gösteriyor.

Yakınmanın alemi yok. Erdoğan rejimi, HDP’li yerel yönetimlere karşı gerçekleştirdiği darbeyi, pandamiyi fırsata çevirerek, daha farklı yöntemlerle CHP’li belediyelere karşı uygulamaya koymuştur.

Sokağa çıkma yasağı ile birlikte CHP’li belediyelere karşı da darbe yapılmıştır. İmamoğlu yakınmakla zaman kaybediyor. Faşist rejim yerel yönetimlere karşı darbe yapıyor. CHP darbe gerçeğini halka duyurmalıdır.

Belediyeler neyle mücadele ediyor? Neden bağış toplamaya çalışıyor? Neden ekmek ve su dağıtmaya çalışıyor? Erdoğan’a “muhalefet” etmek, Saray rejimini “devirmek” için mi?

Belediyeler bu büyük felaket karşısında virüse karşı mücadele etmek istiyor. Yüzbinlerce personeliyle, milyarlarca dolarlık bütçeleriyle halkın yardımına koşmaya çalışıyor.

Erdoğan’ın İBAN numarasıyla halktan iane toplamak zorunda kaldığı, Hazine’nin sıfırı tükettiği, Merkez Bankası’nın artık doları bile dizginleyecek takati kalmadığı şu anda, ülkenin her şehrinde, her şehrin her mahallesi ve sokağında örgütlü ve toplumun büyük bir kısmını temsil eden Belediyelerin Korona ile mücadelesini engellemek basit bir eleştiri konusu yapılabilir mi? “Bize haber vermediler, bizi engellediler” demenin anlamı var mı?

15 Temmuz Saray darbesi devam ediyor. Önce Kürt Özgürlük Hareketine, ardından Cemaat’e, sonra NATO’cu subaylara, polislere ve yargıçlara karşı yapılan darbe, şimdi CHP’li belediyelere karşı adım adım gerçekleşiyor.

Halkın topyekün salgınla boğuştuğu sırada Erdoğan’ın Belediyeleri salgına karşı mücadelede devre dışı bırakmasına, dışarıdan bakan bir kimse akıl erdiremez. Beş kuruşa muhtaç hale gelmiş bir iktidarın bu tutumu “Korona ile mücadelede CHP’li, HDP’li belediyeler puan kazanmasın” kaygısı ile açıklanamaz. Ortada virüsle mücadelede iktidarla muhalefet arasında halka hizmet yarışı yok. Darbe var. Kürdistan’dan başlatılan bu darbe süreci, İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in kapılarına dayanmış bulunuyor.

AKP-MHP iktidarı bir suç şebekesidir. Yıkıldığı gün başta Erdoğan, Soylu olmak üzere tümü kendini demir parmaklıklar ardında bulacaktır. Gerillanın kemiklerini PTT kargosuyla anneye gönderen caniler şebekesi başına gelecekleri biliyor. Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş bir hesaplaşma yaşanacaktır.

Artık kriz katmerleşmiştir. Kuzey’de gerilla grupları hareketlenmiştir. İdlib’de, Rojava’da faşist istila durdurulmuştur. Efrîn’in hareketlenmesi artık an meselesidir. Ekonomik krizi aşma umudu tükenmiştir. IMF’ye el açma dışında alternatif kalmamıştır. Ama IMF’ye el açması ve destek alması için, şimdi yürüdüğü diktatörlük yolunda önce durması, sonra gerilemesi şarttır. Hiç kimse böyle bir rejime ve vurguncu tayfasına bedavadan kredi vermeyecektir. Baskı bir gram eksilse, rejim ayakta kalamaz. Barajın ardında sular birikti, bir milimetre çaplı bir yarık rejimi sular altında bırakmaya yeter.

  Faşist rejimin darbelerle yol almaktan başka hiçbir çaresi kalmamıştır. Belasını bulana kadar darbe yolunda yürüyecektir.

OHAL yok, Sıkıyönetim yok. Ama sokağa çıkma yasağını tek bir adam ilan ediyor. Soylu’nun tek bir genelgesiyle nüfusun ezici çoğunluğu evlerinde hapsediliyor. TBMM devreden çıkmış. Belediyeler devreden çıkmış. Yetki tümüyle Erdoğan’ın tetikçisi Soylu’nun, ona bağlı Valilerin, onun polislerinin ve jandarmanın elinde. “İki günlük sokağa çıkma yasağının” salgına karşı karantina önlemleriyle uzak yakın hiçbir ilgisi yok. Ülke çapında, en az ondört günlük sokağa çıkma yasağı dışında hiçbir önlem salgının yayılmasını dizginleyemez. Bunu da Saray, zaten çökmüş olan ekonomiyi felce uğratacağı için göze alamaz. O halde bu iki günlük rezaletin anlamı nedir? Saray, darbe tatbikatı yapıyor. Sokağa çıkma yasağını iki saat önceden ilan etmenin anlamı, bir baskınla darbe yapma tatbikatıdır.

Tekrar ediyorum: OHAL ve virüs kapımızın eşiğindedir. Erdoğan “OHAL” dediği anda, kendi kapılarımızı kırmaya hazır olalım. Çünkü faşizm virüsten daha öldürücüdür. Özgürlük girmeyen eve virüs girer.

Yazarın bir önceki yazısı
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Reklamı engelleyerek iyi yapmışın, yazıya odaklanmakta fayda var.